Hayat zihnin doğru çalıştığı yerlerde insanlara mutluluğu müsade eder.
Peki bu zihin nedir?
Neden mutluluğumuza müsade istemek zorunda kalıyoruz? Neden sürekli bir mutluluk hareketi içinde olamıyoruz?
Çünkü zihin bir algılama becerisidir. Öğrendiklerimizi, tecrübelerimizi saklama yetisidir. Bir kez düşülen hatayı tekrarlamamak için bize yaratıcı tarafından teslim edilmiş, bendeniz tarafından adına ‘mutluluk kaderi’ yakistirilmis çok büyük bir bellektir.
Anlayışlı bir insan olarak hayatı sürdürebilir kılmak coğrafyalara göre değişkenlik gösterir. Coğrafyanın insanın görüş açısında yarattığı olumsuz akşam haberleri, büyük puntolarla yazılmış cinayetler, sefillikler, yolsuzluklar buna iyi bir örnektir. Kötülük anlatılması gerekli, bir ders niteliği hatta bir korku yayını olarak bakılan bir durum olduğu için bu böyledir. İyi dünya ülkeleri örnekleri ise eğitim, adalet ya da hobi bireysel başarılarının süreklilik halinde olması ve bunun normal karşılanması çok fazla insanı düşünmeye, ders niteliğine, times dergisine sunmamaktadir. Tüm coğrafyalarda iyiyi normal kabullenmek, kötüyü açığa çıkarmak her bölgede aşağı yukarı benzer durumdur.
Mantık, vücudun hareketlerini kontrol edemediğin de insanı ‘mutsuz kader’e sürükler.
Mutsuz kader, insan için ‘kötü’ bahsettiğimiz yol güzergahına girdiğinde ilk yaptığı şey kendinden uzaklaşmaktir. Kendisini dinleyememek, ağızdan çıkan tüm cümleleri sinir ile harmanlamak bu kadere ait bir duygudur. İnsanlar dönemsel psikolojik problemlerle karşılaşılırlar. Bu da zihnin az çalıştığı ile ilgilidir. Eğer insan fiziksel üreticiliginin yanına zihnin en kolay hâli ‘bosvermislik’e erinirse kişi çok kısa sürede o bozukluğa girer.
Mantık kontrol durumundayken tüm düşünceleri birbirinden ayrıştırabilir. Burada çevresine olumlu bir insan olur. Kendiyle barışık olur, gelişim odaklı olur ve esprituel davranış sergiler. İnsan, yıllar sonra hatırlamak istediklerini hep komik ve iyi hissettiği anlardan seçer. Gülmek insanı tüm olumsuzluklardan ulaştırır, yaşadığı her şeyi ‘kahkaha’ süresi boyunca unutur. Güleryüzlü olmak ile bu karşılaştırılmaz. Anlık gülmedir bu hatırlanan. Hayatınız boyunca güleryüzlü olursanız bu sizin ‘iyimser ve yanına yaklaşabilir’ bir bakış açısına sahip olduğunuzu gösterir. Sadece güleç olursanız ‘hayata rol yaptığınız’ birtakım çevreler tarafından kolay anlaşılır.
Zihin problemleri ortadan kaldırmak yerine çözmeye yatkın bir hareketteyse orada insan mutluluğu yaşıyor demektir. Bu insanı başarıya ulaştıran en büyük etkendir. Buna kimse ‘bana dışarıdan yardım geldi’ diyemez. Bir kere kimse o yardımı kavrayamaz. O insan ile bir bütün halin gelir ve bunu ancak dışarıdan alınan övgüler veya eleştirmenler ile bilinir.
Yaşamınız da istediğim şey bir algılamadan fazlası, düşünmeyi düşünme, soruyu tekrarlatma ve cevabı defalarca onaylatma değil. Bunları birkez ve hayatınız boyunca yapmanız, bunları unutup sürekli tekrarlamanizdan daha ise yarardir. Yani zihni dön başa olarak değil bir kez kullanmalıyız.
Burada her şey değişkenlik göstergesinei ait olabilir. Zihni her zaman belleğimizden geçmişi hatırlayarak ve geleceği on görerek kullanırsak ‘mutluluk’ arada hissedeceğimiz duygu değil doğru ve ahlaki bir hayat sürerek ‘yasayacagimiz’ bir duygu olur.
Zihnimizi bosvermislige bırakmayın. Bellek bizim için en önemli şey. İyi ila kötü orada ayrılacak. Sevgi saygı yol ile.