Türkiyenin batısından, doğusuna; kuzeyinden güneyine uzanan yolculuğumuzda bu sefer ki durağımız İç Batı Anadolu eşiği üzerinde yer alan, doğal güzellikleriyle keşfedilmeyi bekleyen Uşak olmuştu. Uşak, Türkiye’de 1909 yılında ilk elektriğin kullanıldığı kentimiz olmasının yanı sıra Ulubey Kanyonu, Clandras Köprüsü, Taşyaran Vadisi gibi önemli tarihi ve doğal güzellikleri barındırıyor. Uşak rotamız için gerekli tüm hazırlıklarımızı yaptıktan sonra artık yola çıkma zamanımız gelmişti ve ellerimizi kaldırıp otostopa başlamıştık. İlk durağımız karayakuplu köyüne bağlı olan Clandras Köprüsüydü. Uşak, Denizli D-300 karayolu üzerinden Uşağa bağlı olan Sivaslı ilçesine iki araç değişerek varmıştık. Burdan sonra önümüzde 23 kilometrelik bir yol kalmıştı fakat gideceğimiz yol köy yolu olduğundan sık araç geçişi olmuyordu ve bizde yolun sonuna doğru gözlerimiz ile uzansakta hiç araç geliş, gidişi göremiyorduk. Saat 15.00 civarına geliyordu ve biz 40 dakikadır bekliyorduk ama yinede varma inancımız devam ediyordu çünkü elbet evine, köyüne giden bir araç gelir düşüncesindeydik. Bir süre sonra Denizli, Uşak yönünde ki aracın bizim beklediğimiz yola doğru sinyalini vererek kavşakta diğer araçların geçmesini beklediğini gördük, aracı görmemizle yanımıza gelme süresi içerisinde olan 15-20 saniye içimizde inşallah bizi alır düşücesini, heyecanını yaşıyorduk. Artık araç bize doğru geliyordu ve bizim elimizi kaldırmamızla beraber durdu ve biz arabaya bindik. Uzun süredir soğukta beklediğimiz ve inancımızı yitirmemizin karşılığını o araç ile almıştık olduk çünkü bizi alan abiler (üç kişiydiler) Ulubey Kanyonuna gidiyorlarmış fakat bizi Clandrasa kadar bırakacaklarını söylediler ve biz mutluluktan uçuyorduk.
Tarihin İçinden Doğanın Akışı
Clandras Köprüsü, Frigyalılardan kalma, yapımı 2500 yıl öncesine kadar uzanan, Banaz çayı üzerinde bulunan tarihi bir köprü. Köprüyü ve çevresini bizi getiren abilerle beraber geziyorken, hepimiz ülkemizin keşfedilmesi gereken çok güzel yerlerinin olduğu düşüncesindeydik. Clandras Köprüsünden ayrılma zamanı gelmişti burdan sonraki durağımız ise Ulubey Kanyonuydu. Yol boyu gelirken abilere bizimde köprüden sonra kanyona gideceğimizi söylemiştik ve onlarda köprüden sonra orayada beraber geçebilceğimizi söylemişlerdi ve ikinci bir mutluluk yaşamıştık. Kanyona doğru yol alırken, kanyonla ilgili bilgileri okuyorduk.
Güçlü Irmak’ın Derin Vadisi
Ulubey Kanyonu, Amerikada bulunan Grand Canyon’dan sonra Dünyanın en büyük ikinci kanyonu unvanını taşıyor. Uzunluğu 45 kilometreyi aşan kanyonun derinliği 50-170 metre arasında değişiyor. Kanyonun yukarısında ise kanyonu daha rahat ve güzel izleyebilceğimiz cam terası bulunmakta. Bu cam terası ise 12 m uzunluğu 14 m genişliği ve 135 m kare alanı ile gemi güvertesi şeklinde tasarlanmış dünyanın en büyük cam seyir terasıdır. Kanyonda uzun bir vakit geçirdikten sonra artık hava kararmıştı abiler Denizliye doğru biz ise Uşağa doğru gidicektik ve abilere teşekkür ederek Uşak için tekrardan otostopa başladık. Geceyi Uşak’da geçirip sabah Taşyaran Vadisi için yola koyulmayı düşüyorduk. Uşağa tek araç ile varmıştık. Fakat bizi Uşağa getiren abimiz ile bizi mutlu eden bir diyalog yaşamıştık. Abimizle beraber yol boyu güzel bir sohbet ettikten sonra artık abiye teşekkür edip araçtan ineceğimiz sıra kendisinin bize yemek ısmarlamak istediğini fakat vakti olmadığını söyledi bizde sizin güzel düşünceniz yeterli teşekkür ederiz diyerek inmek için kapıyı açtık o sıra cüzdanından para çıkarıp bunu alın benden size yemek parası olsun dedi biz ne kadar kabul etmesek de kendisinin bunu gerçekten istediğini hissettikten sonra parayı kabul ettik ve o akşam ki yemeğimizi abimiz karşılamış oldu. Günün yorgunluğu ve güzelliğiyle beraber geceyi bir park’da çadır kurarak geçirdik. Gece eksi 1,2 derece havayı görsekte sabah çok güzel bir havayla uyandık. Kahvaltımızı yaptıktan sonra tekrardan yola çıktık ve önümüzde 46 kilometre yol vardı. Taşyaran Vadisi, Uşak, İzmir D-300 karayolu 46. kilometresinde yolun sol tarafında yaklaşık 1.5 km içerisinde bulunuyor.Biz şanslıydık ki merkezden içeriği gireceğimiz son 1.5 km kalan yere kadar tek araçla geldik. Burdan önümüzde 1.5 kilometre taşlık ve yokuş olan yol bizi bekliyordu ama biz araç gelişini beklemeden yürümeye başladık. Artık Taşyaran Vadisine varmıştık, vadiyi gözetlemek için bir kule ve araçlar içinde otopark bulunuyordu fakat biz vardığımızda kimse yoktu.
Yol Kenarında Saklı Doğa
Vadiye ulaşmak için ise dik merdivenlerden aşşağı inmeye başladık. Vadiyi görmeye başlamamızla beraber gözlerimiz büyüleniyordu çünkü çok güzel bir oluşum ile karşı karşıyaydık. Bu doğal güzellik, akan suyun üstünde yarattığı gücünün yanında suyun içerisinde taşıdığı taşlarla beraber oldukça etkili olmuş ve bize bu görüntüyü çıkarmış. Vadide keyifli bir vakit geçirdikten sonra artık Uşak ilimizden ayrılma vakti gelmişti, uşağın keşfedilememiş yerlerini gezmekten çok keyif aldık ve uşak için son kez deklanşörümüze basıp Uşak’dan ayrıldık. Kıyılarından, köşelerinden geçerken aslında hiç de farketmediğimiz, taşyaran gibi ülkemizde onlarca güzellik bizleri bekliyor. Doğa, verdikçe, istemeyen en ana tabiat, doğaya kucak açacağınız günler daim olsun.
NATURAL kent ? 🙂
Düzeltme için çok teşekkür ederim ayrıca yazı için geri bildiriminizi de beklerim. 🙂