Hayatın insana en dokunduğu anlardan birtanesidir. Yazarlar hayatlarını sürdürürken yaşadıkları zor duyguların içinde en çok onlara dokunanı yazarlar. Mücadelelerden bahsederler, insanın insana, insanın kendine karşı pes etmemesini dile getirirler. Savunmayı insanın karakterine yakışır bir durum olarak genele yayarlar. Konular zengindir, içerikler milyonlarca insana ulaşabilir. Toplum da güç nereden gelirse yönelim oraya olur. Lakin eksik kalan duygular da vardır bu konuların içinde. Konuşulması için ortaya açılamayan konular vardır. Duygusal bakış ağır basar. Ayakta kalabilen, zorlukları aşmak için ben buradayım diyebilenler ortaya atılmalıdır. Kişinin verdiği mücadele içine sıçrayan bir mikropsa en yakın aile fertleri aynı çatı altında toplanılmalıdır. Konuşmak, anlatmak duygusallığa bağlanmamalıdır. O gün hayat mücadelesinin en yüksek sesle zili çaldığı gündür.
İnsan yaşamının en özet gününe hoşgeldin demek gerekir. Bebeklik, çocukluk, gençlik ve orta yaşantıdan, yaşlılığa uzanan bir ömür.
İnsansal kayıplar, maddi kazançlar, terazisiz tecrübeleri göz önüne gelir. Bazen insan vücudunda ağır bir ağrı hisseder bu anlarda. Kişiden, kişiye farklılık gösterir ağrının yeri. Yaşanılan tüm hayat izlerinin bir noktaya değmesiyle oluşmuştur. İnsanın bedeni ezberdir. Gözü kapalı olması insanın gözüne, göz demesine engel değildir. Acının dokunuşuda öyledir, acı hangi yere dokunursa dokunsun verdiği hissiyat aynıdır.
Yüksek mevkiler, kalabalık ortamlar, maddesel varlıklar hiçbir özetin içinden geçmemektedir. İnsan yaşadığı en doğal anları hatırlamaktadır.
İnsan, seyahatlerini görmektedir. Yolculuklar bir ömür boyu unutulmaz, tabiata kalacak en güzel anılarıdır.
Konuştuğu zaman aile fertleri birlik doğmuşken güneş batmaya daha yaklaşacak. Yansıtamadığı mutluluk, yazarın kaleminde yer arayacak. Hasta konuşuldukça işitmesi artacak. Aynı anda aynı yerde dinleyemediği, ses tonlarının birbirine karışmadığı yılları, evlatların bir ağzına başka bir özlemle daha fazla kulak kabartacak.
Kardeşler, torunlar, akrabalar ve akbabalar (düşmanlar) yanaşacak.. Dini yaşadığını düşünenler oturacak yanına yukarılara dua edecek, hastanın yanında..
İyi bir hissayatın dilden dökülmeden yukarıya, aşağıya bakmadan bir göz ile yerine ulaştığı düşünülürken yazarlardan her şey samimiyetinğ yitirecek..
Elbette ölüm anı bir zaman bilinmeyen bir vakite uyacak. Geçmişten geldiğini hatırlamadığı kadar geleceğe göremeyeceği oldukça açık olacak. Geçerken bu dünyadan açıklamasını yapacak..
Geçecek,
mavi tabelalar asfaltın üstünden,
Hasan Dağı kaybedecek bir kulak,
Kazanacak,
Yaşam kazanacak,
yüzlerce tecrübe hikayesine
Geçecek,
ormanlar nefes verecek,
Mantarlar koku verecek
İyiyse insan lezzet
Kötüyse insan zehir
Geçecek,
postür doğruyum diyecek,
mevkiler liderlik verecek
Sohbet dökümü,
Konuşmanın bütünü,
Eksik kalmadığı sürece
Geçecek..
zümre hastalık toplandıysa
karşıt görüşler destek olacak,
Mikrop yayıldıysa ruha
ben bütünüm dediyse hastalık
tecrübeler onuda alacak içine..
O an son nefesi verecek
her şey sonsuzluğa uzanacak
şimdi,
Geçecek..
Samet Evren Ayçiçek