İnsan, yetiştiği mevsime göre diker elbisesini. Kuzey’in soğuk havasını içine çeken insan ile Güney’in sıcak kumuna ayak basan insan bir olamaz. Bir toprağı vardır doğarken insanoğlunun. Anne, babanın geninden ayrılan ve ona bir kimlik kazandıran bir durumdur bu. Yaş gelirse reşit bir çağa ihtiyaç duyulabilir bir an olur. Düşüncelerine saygısızlık, özgürlüğüne bir dem gelir istemediği yerden önüne geçilir.
O yeni bir toprağın, yeni bir filizin yeşerebileceği ilk günü olabilir. Başarılı ve cesaretli bir inanç olursa, kendi kendini alt edebilirse, gerçekten insan isterse o ilk suyu damlatabilir.
İnsanlar ancak ve ancak kendi toprağını sulayarak filizlenebilecektir. Gökyüzünden inen her bir su tanesinin kendisine değmesi yine insanın inancıyla onu çağırmasına, kovalamasıyla gerçekleşir. Burada ki bahsedilen inanç ‘bir din içerisinde var olmaktan ziyade bir insanın kendini kabul etme durumuyla alakalıdır’. Bir insan nasıl başarıyı kabul edemediği de hayatında bir özgüven eksikliği oluşuyorsa yine başarıyı kabul edemediğin de de aynı özgüven eksikliği ile karşı karşıya kalır. Toprağını, yaş geçmiş, akıl ermişken hala başka insanlar suluyorsa o insan inançlarıyla alakalı problem yaşıyordur.
Bazen mevsime göre dikilmesi gereken elbise dikilmeyebilir. Bu devlet, aile, arkadaş, eş durumlarıyla zıt bir durumda kaldığı için olabilir . Böyle durumlarda kişinin becerebileceği kadarını ele alması ve emek vermesi onu gelecek dönemlerde en azından ‘bir kısım’ uğraşmış olmasıyla telafi edebilir. Hayatta en durağan dönemlerimizin bile belli bir seneden daha doğrusu yaştan sonrası akıyor olması gerekli. Yaşam insanlara molalar sunar, gün gelir dinlenerek varacağın yeri seçtiğin zaman, yeri gelir ne kadar yükseleceğini, ne kadar fazla çalışarak göreceğin bir istatistiksel harita olur.
İnsan gayesini kendisi için harcamaya odaklandığı yaş kaç olursa olsun insanın toplumuna ve devletine kabul olmuştur. İnsanların kendisine yönelmesi dediğimiz de akıla gelen çılgınca partiler değil, şuuarsızca kastedilen özgürlük anlayışı değil. İnsanın, insanca tavıra yakışması. Sağlıkta, adalette, eğitimde, restoranda hatta giyimde ‘doğarak kutsallaşmış ve nefes alan en değerli canlı olarak en üst düzeyde yaşam sürdürebilmesi önemlidir.
Para ve manevîyat dediğimiz iki başlık bugün tüm toplumların hakiki sorunu. Her iki konu üzerinden detaya indiğimizde özellikle ‘para’ ile karşı karşıya kaldığımız bu önemli konu sizin elbiselerinizin mevsime göre uygun dikmenizden öte mevsimde sizi üşütmeye ve ısıtmaya rol oynayan en büyük etmen. Bu farkındalığı sağlamak yine belli bir yaşa kadar ailenin kararıdır. Ne ile yetiştiğiniz değil ne üzerine yetiştiğiniz oldukça önemlidir. Size anlatılan sadece mevsime yetişmek olduğunda yine psikolojik ve maddi kayıplarınız olacaktır. Konuşurken ne konuştuğunu bilen, bilinmez bir soruyu çocuğuna soran kişi bir çocuk üzerinde yansıtılan baskı ve özgürlük ile bugün bir soru sorgu soramadan büyümüş insanlara yansıtılan baskı ve özgürlük karşı karşıya geldiğinde iki kardeş veya iki kuzen veya iki arkadaş birbirini anlamaya zorlanacaktır. Biri kendinin neden böyle olduğunu anlayamadan şuursuzca konuşacaktır diğeri ise onun şuursuzluğuna analiz yapacaktır keza iki tarafın iki yöndede gittiği varsayımlarda ‘yollar ayrılacaktır’.
Çünkü insanlar artık anlaşması doğru olan insanlar ile değil, sürmesi konforlu araçlar ile ilgili değil, yaşaması gereken şehirler ile ilgili değil, çalışması gereken işlerle ilgili değil tamamıyla insanlar artık ‘çürük kaportası’ olan insanlar ile yaşama hayalinde. Paraya, düşünceye, kariyere zıt gitmekte.
Fazlasını kazanmak, kazandığı ile değişmek, mevsimde taşıdığı ile mutlu olmak peşinde..
Kac mevsim geçerse geçsin hayata zıt gitmek her zaman üşütür, terletir açıkcası ters de bırakır. Ters’de kalmamak için yalnız kalmak çözüm gibi çıktığında onada bir doğru yol daha üretip gayesini doğru yola sürekli durmadan taşımak ile devam demeliyiz. Durmadan yola çıkmalıyız, yolculuğu yolda belirlemeliyiz. Kapalı sokaklar, dar sokaklar, geçitler, tüneller en iyi yolda anı yaşarak verilir.
Çürükler kaportada kalsın, insan kendini sürekli onarsın..