Bir kitap sayfasının tweeti üzerine buradayız bugün. Oğuz Atay’ın bitiremediğim kitabı Tutunamayanlar’dan bir alıntısını paylaşan bu sayfadan, attığı aşağıda ki alıntıdan, yarım saat kadar çıkamadığım için bir şeyler yazmak istedim. Tweet olarak atamayacağıma karar verdim ve tweette biriken eksi sözcükleri buraya kopyaladım. Haydi gelin anlık olarak gelişen yazımı değerlendirelim. Yorumlarınızı bekliyorum.
”Yoksa yarından korktuğumuz için, düne köle gibi bağlanacak mıyız ? Yaşarsak göreceğiz Olric. Yaşamaktan korkmazsak göreceğiz. Ve bu dünyaya göstereceğiz.”
Tutunamayanlar, Oğuz Atay
Yaşamaktan korkmamak..Böyle bir ülkenin vatandaşıysanız kolay değil. Daha zor hayatları, ülkeleride okuyan, araştıran, yerinde tanık olan ve en mukabilinde kabul eden biriyim. Fakat sen buradasın, burada doğdun şansı elbette birilerine karşı yakaladın ve birilerine karşı da kaybediyorsun. Ailen hayatına ne kadar ya da nereye kadar yön verebildi ve sen kişisel eğitim de doğru yolda, başarının gereklilik olduğu yaşam şartları içerisinde, nereye kadar tırmanarak ilerledin.. Söylesene sen ne kadar gerçekten arzu ettiğin ve olmak istediğin yerdesin? İşte bununla beraber seni belli zamana kadar getiren mücadeleler oldu. Arkadaşlar çevrelerine sahip oldun, kalabalık sınıflarda ders gördün, kız arkadaşların oldu ve yeni hayatlar tanıdın. Burada iyi olarak da kötü olarak da hayatının akışına tecrübe katabilecek şeyler yaşadın. Yaşının 20 ila 30 arasında kabul ettiğim sorgulamamın içerisinde her şeyden tamamen kim sorumlu? Gerçekten hayranlıkla izlediğimiz, hayal ettiğimiz ülkeler bize istediğimiz konum değişikliğinden fazlasını vericek mi? Biz isteklerimize burada ne kadar tutanabildik ki? Her yaşın da kendini sorgular mısın? Geçen kaç zaman için ben bunu istediğim de başarabildim dedin. Evet ben bunu başarabildim diye içinden geçen cümlelerle devam etmek istiyorum. Çünkü yaşamdan korkmayacağın yaş sadece liseden mezun olduktan sonra askerlik görevini bitirmek veya üniversiteden mezun olunca korkmayacağın yaş değil. Korkmayacağın şey gerekliliklerin, zorunlulukların ardından gelen ve insanı asıl orada geliştiren ‘keyif ile hayal ile ben bunu yapmak istiyorum’ ile yapabildiğin şeyleri başarabildiğinde ki yaş. Hangi yaşta olursan ol, gereklileri bir kenara koy ve isteklerini yapmaya çalış. Yapabiliyorsan yaşamdan korkma. Yapmayı deniyorsan yaşamdan korkma. Yapmaya halin yoksa, yapmaya üşengeçliğin varsa, sen bir şeyi arzulamadın, sen bir şeyi gerçekten istemedin, o narin insan aklını, fiziğini kendini bir yerlerde görememişlik ile suçlama. Sen istemedin ve yapmadın. Bugün bu ülkenin binlerce uzağında da olsan yine orada kendine mutsuzluk yaratacak, kendini yaşamdan uzaklaştırarak korkutacak bir düşüncenin arkasında kalıcaksın. Sen ne tembelsin, ne aptalsın, ne de herhangi bir ortalamanın içindesin. Sen bir gün, bir ay, bir sene, birkaç yıl artık ne kadarlık bir zaman dilimi olursa olsun hayatını istediğin gibi yönlendirmiş biri ol. Bunu da bir şeyi yaparak ve yapmayı hayal ederek değil öz kişiliğinle yapmayarak ol. Gün geldiğinde ben boşuna başımı ağrıttım deme. Vaktim, zamanım o yöndeyken, olmam gereken yer orasıyken neden başka yerlerde kendimi ararken kafamı ağrıtmışım diye dememen için lütfen kal orada. Hayat iki laf arasında değil, iki çizgi arasında. Her zaman tekrarladım ve tekrarlayacağım. Bilmelisin ki umutlar, yollar, aşklar, dostluklar bir noktada noktalanır ama düşüncelerin seninle hep devam eder. Yolu açan şey düşüncelerindir, başının ağrısını yapan da geçiren de odur. Paran, zekan geride kalan hiçbir şey seni bir adım öteye götüremeyecek. Düşüncelerinle yaşamayı öğren ve onu hiçbir zaman ardında bırakmaya kalkma. Ben bir yolculuğum içinde iki yolculuğa devam ederdim. Sonra bana bu yolun artık tekinin gittiğini söylendi. Diğer yola devam etmem de ben kararımdı, kaybettiğim yolu kurtarmakta benim kararımdı. Kaybettiğime yöneldim. Hayat beni iki yolun içerisinde sadece iki ay idare etti. Sonra ben direğe vurdum ve o iki yol ayrıldı ben orada ki direkte kaldım. Bugün düşüncelerimin kararıyle çarpıştım. Düşüncelerimin peşinden gittim. Bugün yine onunla yürüyorum. Geri gelecekleri de, yeni kazanıcaklarımı da onunla kazanacağım. Yaşamdan korkmadım, korkmayı da düşünmüyorum. En streslisine, en tehlikelisine de açık kartlar dağıttım, dağıtıyorum. Aldığım keyifler de tehlikeler kadar dudak ısırtıyor. Sen de bugün kazanacaklarını düşüncelerinden seçeceğin için buraya kadar geldin benimle. Sen de yaşayanlardasın. Oğuz Atay’ın da dediği gibi ‘dünyaya göstereceğiz’.