Penceresiz bir eve sahip olabilmekti hikâyenin adı. Kimsesizlerin, kimsesi olmayı dilemekti. Tanımadan yargılayıcı olmamaktı. Üstten bakmamak, hikayesinin dibini görmeyi istemekti. Her dip, her çukur yeni bir tohum dikmek için fırsattı. Farkına varırsan eğer.. Eşitce yaşamak için tohum olmalı bu insanlar. Yaşama ait olduğu yeri bilmeli, kökünü bilmeli. Uzanacağı duvarın arkasında ki son yeri yeri bilmeli. Yetişkinliğinize ulaştığınızda bunları öğrenmeye başlıyorsunuz. Nereden geldim, nereye uzandım. ‘Sen Kimsin’ derler ya insana.. Sen kimsen, ben oyum. Sen tohumunu biliyorsan, eğer bir meyve veriyorsan ben o meyveyle ağzı bal olanda, yüzü ekşi olanda kişiyim. Uzandığınız yeri bilmeniz önemlidir ama bu kadar bilgeliğinizin içinde bilemediğiniz bir şey vardır. Sağladığınız meyveyi kimler yiyebiliyor? Siz kimlere aitsiniz? Siz doktor, avukat, mühendis, öğretmen ebeveynlerine ait çocuklar mısınız? Yönetici, müdür, şef ebeveynlerine mi aitsiniz. Yoksa memur, işçi, sabit gelirli ebeveynlere mi aitsiniz? Bu soruyu sorguladığın yaş ya gelmiştir ya da gelecektir. Hikaye nerede değişir? Meyve ne zaman tohumundan faydalanamaz? Sen dinlemeyi bıraktığın zaman. Meyve ne zaman çürümeye başlar, sen tohumuna ilaç sıktığın zaman. İnsan çevresiyle yetişkinliğine erişir. Yetişkinlik, bir basamaktır, çocukluk, gençlik gibi. Buraya gelene kadar senin hayatından herkes sorumludur. Başarıların da ortak başarısızlıkların da ortak paydadır. Kimse bir yüzdeliği üstüne almamazlık yapamaz. Kişi yetişkinliğine geldiğini hissettiği basamakta ben özgürce yaşamayı tercih ediyorum diyebilmeli. Yetişkinlik denen kavramın içini eğitim ile doldurabilmeli. Yaş olarak geldiğimiz basamağın içini ne kadar tecrübeler ile doldurursak buradan sonra uzanacağımız basamak o kadar doğru olacaktır. Yetişkinliğe kadar insanlar uzun yıllar geçirebilir. Bazen insan 21 yaşında bunu hissedebilir. Bazen 40 yaşında evlat sahibi olduğunda. Bu biraz yaşanmışlıklara aittir. Önce yediğin meyveye, sonra tohumuna dikkatlice bak. Hikayem, kaloriferleri açık, mutfağında yemek kokusu eksik olmayan, sevişmediği geceleri gece saymayan bir yaşama ait iken önce hayata karşı bir seçenek daha üretebilen biri olmak ile başladı. Ürettiği seçeneğe yol hazırlayan, okuyarak anlamlandıran, bol bol düşünerek planlayan, planların içinde plansız kalmayı yeğleyen, kendisini konfor alanından uzaklaştırmayı ideal haline getirmem ile devam etti. İlham aldıklarım ile tanışma hikayesi vardı. Meyvesi evimin dibine düşen ilham kişilerinin meyvesini yemek için duvarına uzanmam ile başladı. Konforun ilk bozulduğu yer olmuştu. İnsanın konforu bozulmadan herhangi bir istediği gerçekleştirmesi mümkün değildir. Gerçekten tüm isteklerimiz konfor alanımızın dışındadır. Asla ve asla hazıra doyan bir toplum olarak yaşamıyoruz. Evrenin geneli buna dahil. Ruhumuz savaşı kabul ediyor, mücadele ruhumuza işlemiş. Kimse elleri ile hazırladığı lokmayı bir başka ele değişmez. Çünkü insan sadece kendine sırt çevirmez. İnsan sadece kendine kırılır, insan kendisini yıpratır. Bu duygu birilerine aittir. Kimse ben eğitimsizim diye ağlamamaktadır. Kimse ben güçsüzüm diye haykırmamaktadır. Bu ve benzeri duygularını fark eden kişi bir kitap, bir spor salonu ile hikayesini güzelleştirebilir. Fakat insanın kırıldığı nokta dış etken olduğu için değiştirebileceği şeylere karşı savunmasızdır. İnsan önce hatayı aldığı taraftan hatasını geri almasını diler. Pişmanlık, özür bekler. İnsan özür beklemeye değer bir insan değildir. Özür beklemek ahlaklı değildir, özür dileyebilmek ahlaktır . İnsan, sadece hatalarına özür dilemelidir. İnsan kendisine yapılan hatayı kendisiyle çözelebilir duruma geldiğinde zor bir hayatın üstünden gelmeyi başarır. Doğru zordur hayat, kendisiyle ilgilenmeyen için. Bekleyen için, iyiliği dileyen için. Kimse iyi olmak zorunda değildir ama herkes tohum olabilmeyi bilmelidir. Neden varolduğu belli olmayan yaşam sürdürmemeli, fark edilen hikayeleri yok etmeledir. Dön bak dünyaya derler ya hani. Dön bak aynaya. ‘Kişi, kişinin aynasıdır’ demişti otostopta beyaz uzun sakallı, kasketli amca. Aynaya baktığında mutlu olacağın yer konforlu olsun. Oraya uzandığın hikâyenin basamaklarını kimseye anlatmasanda zor olacaktır bunu sen, ben ve bizim gibi hikayeler biliyor. ‘Sen kimin oğlusun’ ile devam eden yargılar olacaktır. Doğduğun toplum yargılayacıdır. Yaşına hitaben diyorum ki büyüdüğün toplumun yargısını görebiliyor musun? Memleketiyle insan aşağılayan ve bunu bazen gururla bak ‘oradan adam mı çıkmış’ diye laflayandır senin toplumun. Birbirlerinin meyvesini yememiş ebeveynlerdir bunlar. Toprak ziyafeti olmamıştır. Bir bayrak altında toplanmanın değerli olduğu savunur. Yani bayrak önemlidir, rengi değil. Meyve ikram etmek önemlidir, sormak değil. Yetiştiğin toplum, göreceğin tüm tabelalar sana zor gelecektir. Alacağın iyilikte, kötülükte benzer bir metre ötedeki köy de. Ya varsındır burada ya yok. Konfor alanından çıkıp ulaştığın her yer de söz hakkın vardır. Sen artık konuşan olmussundur. Kimsin sen dediklerinde ‘memleketim’ ben diyebilmissindir böylece. Varsa bir hikayen başlatmak istediğin görebilmen için yazdıklarım. Hikaye üretmeyecek basamaktaysan, bir yorum bırak kendine. Burası bir roman alıntısı değil, yaşanmışlık duvarıdır. Üretilenler analiz edilenlerdir. Kimsenin hakkı kimseye kalmamıştır. Tek ben varım, bir de var etmek için sıkı sıkı sarıldığım ağacım. Yorum senin.. Sevgi, saygı yol ile.
Diğer Yazılarım
İHSAN
Kaleme aldığım yazılarımın başlık kısımları hayatımın içerisinde süregelen durumlardır. Bir işin insana iyi gelmesini önemserim. Bir hobinin mutluluk vermesinden yanayım. Bir işin heyecanlı hatta bazen...
-1
İHMAL! Bir gün mutluluğun içinde yok olmama dileğiyle… İnsan arıyoruz! Bir gün umudun içinde bir çarşaf parçasına sarılmamak dileğiyle.. İnsan arıyoruz! Birgün enkazın altında üstümde...
REEL’s
DÜZEN’SİZ Hayatın akışını takip etmemizin gerekliliklerinden biri sosyal medya iken bir anlamda doğanın gerekliliğinden kopuk yaşamamızın bir parçası da sosyal ağ. Ne onsuz olabiliyor, ara...
İKİLEM
Hayatta en büyük korkum ikilemlerdir. Cesaretim, tutkularım, tecrübelerimin birçoğu ikilemlerden geçmiştir. İkilemde kaldığımda kendime kazanç sayabilecek zorlu tecrübeyi yaşadığımda günü mutlu kapatabiliyorum. Hepimizin ikilemleri oluyor...
ABANT KAR KAMPI
Merhabalar dostlar geçtiğimiz hafta bir kar kampı gerçekleştirdik ve gerekli olan malzemeleri sizlere listeledim. Bizim yanımızda olanlar vardı ve olmayanlarda mevcuttu. Artıyı da eksiyi de...
KEYİF
KEYFİYLE YAŞAMAK Elzem bir konudur keyif. Özellikle gençliğin üstünde durduğu, bazen anın tadını çıkardığını, bazen, az biraz siyahı, kapkara gördüğü konudur. Okul hayatındaki gençlerimiz ile...