Her şey insan ile başladı. Her şey bir insanın ailesiyle yaşadığı sorunlar ile harlandı. Doyumsuzluğa tahammülü olmayan çocuklardık biz. Yeni olan bir şeyleri istemeyi bırakma kararları alan. Marka bir kıyafete, konforlu bir yatağa, dört tekere ihtiyacımızın olması artık yanına yaklaşabileceğimiz bir ihtiyaç değildi. Sorunlar artık önümüze çözmemiz için çıkan ufak matematik problemleri gibiydi. Para bizim için çok ucuz bir şeydi ki ülkemiz de hala değerini koruyan bir birimken böyleydi.. Biraz Alaska’ya uzanan yolcuktan biraz da Ardahan’da uzanan yolcuktan bahsediyorum. Tanımalısın hikâyeyi. Meslek arzusunu gerçekleştirmeye uzak ama aileye verilmiş bir sorumluluk adına en iyisini yapmam gerekirdi.. Bir berduş bölümünü ödüllü tamamlarken, bir berduş fire vermeden senesinde diplomasını ailesine uzattı. Bendim bu.. Her şeyden erken yaş ve birkaç sayfa vardı.. Ardahan yolculuğunu yapan taraftaydım.. Bir diploma, bir kitap ile bir lisans teslim edildi doyumsuz bir aileye. Oysa başarılar içinde büyüyen bir aileye sahip değildim. Alaska yolculuğu yapan bir berduşun konumunda değildim… Uzay araştırması yapmak hayal bile edilemezdi..Söz vermiştim ama yarı yolda bırakmamak üzere, hikayemi noktaladım. İlham alarak ilerleyen gençlerdik. Benim gördüklerim arasında ufak ama önemli bir detay vardı. Ufkunu ne kadar uzağa uzatabilirsen o kadar çok kendine yaklaşabilirsin derdim, kendime. Türkiye yolculuğum boyunca hedefim bir şehirden, bir ilçeden daha fazlasınaydı. Bir Dağ hayal etmiyordum belki ama bir Dünya hayal ediyordum ulaşacağım. Önüme bakarak gittiğim düşünülüyordu ve bu sayede bir sonra ki hamlem tahmin ediliyordu belki. Hikayemin kopyalanması burada bunun bir kanıtıdır. 19 yaşında iken 19 yaşında gözlükleri ileriyi göremeyen bazı kişiler tarafından hikayem kopyalanmıştı. Hikayeleri televizyon programında çıkmıştı. Gerçek yavaş yavaş arkadan geliyordu. Bir köye dalıyorum, bir elmaya, bir Geyve ağvasına dudaklarımı bırakıyordum. Yol dört mevsimdi benim için. Dört mevsim yolculuk yapan biriydim 3 yıl. Rengarenk giyinmeye uzanan kıyafet tarzım buradan geliyor. Çünkü yol seni her türlü kişiliğe bürüdüğü gibi her mevsimin rengine de bürüyor. Bazen karanlık kalıyorsun yola doğru, yol seni kabul etmiyor. İnsanlar seni araçlarına almıyor. Yeni bir hikaye dinlemek istediğim de renklerimi göstermem gerekliydi. Yol için bir renk daha vardı.. Belki de en önemlisi gülümsemek.. Gülümsemek bir renk midir derseniz ben buna bir inanç derim batıl bir inanç. Kişiye yakışan bir inanç ona edilmiş en güzel duadır diye de eklerim. Beni renklerimden dolayı ama turuncudan, kırmızıdan, maviden çok en renkli halimle, gülümsemle, şimdiye kadar aracına hiç otostopçu almamış insanlar aracına aldı. Soru sordum o insanlara neden beni alma isteği duydun, neydi beni sana yaklaştıran? Gerçek olarak ilk cevapları, ‘Bilmiyorum’ su.. Ardından ya susardım ya ısrarcı olurdum ve derdim ki vardır bir nedeni düşünün lütfen.. Gelen cevaplar ortak, çünkü renkler dünyası evrenin her yerinde aynıydı . ‘Temiz yüzlülüğündü herhalde bir de gülüyordun’.. Yine gülerdim o an.. Dejavu anlarım çok olurdu benim.. Yolculuğun sonlarına doğru tabii. Bunu fark edişim ben de bir düşünce yaratmıştı.. Acaba tekrar etmek çok mu mantıklı demiştim. İnsan içinde bulunduğu her durumda sorguya girebilirdi.. Ya da girmeli diyebilir miyiz? Benim fikrimce girmeli. İnsan, sorgulamadan yaşarsa saklambaç oynayıp kafasını hiç kaldıramayan bir çocuk gibi hayatına devam eder gibi. Garip gelmesin. Arayıştan bahsediyorum. Sorgusu olmayan bir insanın, arama duygusu olmaz. Bakma duygusu, görme duygusu olmaz. Geometrisi iyi olmaz. Benim geometrim de kötüydü ama ben eğitmenim ile bir anlaşmazlığa girmiştim.. Hayat pek de anlaşmazlığa girmeye değmeyecek kadar hızlı akan bir kum saati değil mi aynı zamanda? Yapmadın, üretmedin, okumadın, izlemedim ve o saatler gitti. Ne zaman ne kadar ileri gidebilirsin? Eskiye, yitirilen zamanlara nasıl ulaşabilirsin? Işık hızını geçebilirsen mi.. Ama eskiyi görmek ile dokunmak, değiştirmek aynı şey mi? Yani ışık hızının iki katınada çıksan kaçan zamana karşı bir tedavin yok.. Burada en başında seni etkileyen tüm faktörlere küsmek, motivasyon düşürmek bir ufuğa sahip çocuklara uygun olmayan bir davranış. Hikaye senin ile başladı. Doğum tarihine dön ve öleceğim günü sen seç. Doğum ile ölüm arasında bir roman yaz kendine. İnsanlar, kendisini insan sananlar, inanmak istemediğin kadar ruhları temiz olanlar, ufukları bitmeyen, ufukları hiç olmamış, sabit yaşayan açıkcası her türlü insan ekle hikayene. Sayfaların son bulduğunda kimlerle savaştığına ve kimlerle seviştiğine bir bak. Mutlu bir yaşam sunmussan kendine kopar son sayfayı.. Eğer ki yeniden bir yaşam kurmak istiyorsan son sayfaya kadar bir boşluk bırkamadan devam ettir hikayeni. Şimdiye kadar gelen olumsuzlukları bir kenara bırak. Öğretilenler ile ilerle yoluna.. Başarı mıdır bilmem ama okuyan tüm insanlığın son sayfasının olmayacağına inanıyorum. Şimdi sıra sen de kopar o yaprağı ve şimdi izlemeden bir hayat sür. Şimdi izlenmesi gereken bir hayat senin.. Oyuncu, yazar, senarist, yönetmen sen. Kurtuldun benliklerden, bir ben bir de ben varım, dedin. Sevgi, saygı, yol ile.
Diğer Yazılarım
300!
Merhabalar sevgili okuyucularım, dostlarım, Bugün sizlerle 300. yazımı buluşturuyorum. İlk başladığım anları anımsıyorum; elden ele dolaştırdığım yazılarım, “Olmuş mu, olmamış mı?” diye içerisinde kaldığım kararsızlıklarım,...
YAZ HAZIRLIĞI
Hadi gel müjdeler verGözlerimdeki yaşı sil yeterTut tut ellerimiSarıl bana şımarık sevgilim Şubat'ı müjdeler ver ile uğurladım. Son zamanlarda en çok dinlediğim parçalardan kendisi.Bu yazıyı...
İHSAN
Kaleme aldığım yazılarımın başlık kısımları hayatımın içerisinde süregelen durumlardır. Bir işin insana iyi gelmesini önemserim. Bir hobinin mutluluk vermesinden yanayım. Bir işin heyecanlı hatta bazen...
-1
İHMAL! Bir gün mutluluğun içinde yok olmama dileğiyle… İnsan arıyoruz! Bir gün umudun içinde bir çarşaf parçasına sarılmamak dileğiyle.. İnsan arıyoruz! Birgün enkazın altında üstümde...
REEL’s
DÜZEN’SİZ Hayatın akışını takip etmemizin gerekliliklerinden biri sosyal medya iken bir anlamda doğanın gerekliliğinden kopuk yaşamamızın bir parçası da sosyal ağ. Ne onsuz olabiliyor, ara...
İKİLEM
Hayatta en büyük korkum ikilemlerdir. Cesaretim, tutkularım, tecrübelerimin birçoğu ikilemlerden geçmiştir. İkilemde kaldığımda kendime kazanç sayabilecek zorlu tecrübeyi yaşadığımda günü mutlu kapatabiliyorum. Hepimizin ikilemleri oluyor...