Hayatta ne gücünü ne de güçsüzlüğünü saklayarak yaşayabilirsin. Öğrenimler bazen çok kısa, bazen hiç bitmeden bir ömür sürebilir. Uzun bir öğrenim ya vazgeçmektir, ya da yenisini aramaya çalışmak. Bu duygu da asla sonlanabilen bir öğrenim değildir. Öğrenimler bir branşa, bir kadına, bir erkeğe, bir yemeğe yönelim için de geçerlidir. Değişen düşüncelerinin arasında olmak istemediğin konum da kendini fark ettiğinde kendi kabuğuna çekilmek bir hastalık belirtisi olarak geçer psikolojide. Çünkü insan toplumların içinde büyüyen bir varlıktır. En azından biz homosapiens  olarak buna daha çok ayak uyduruyoruz. Keyfi veya mecburi bu senin seçimindir. Bu kadar kalabalığın arasında insanın saklama duygusuna bürünmesi elbette bir noktada kendini ve çevresini koruma iç güdüsüne sahip olmasındandır. Lakin insan düşüncelerini, insanların onda yaratabilecek düşüncelere karşı geri verebilecek yanıtlarını saklamaya başladığında ve korku, nefret duygusu içerisine büründüğünde  burada insanın iyi hal de olamama durumu başlamaktadır. İnsan sadece fiziksel acıların değil, psikolojik acıların da altında uzun yıllar boyunca kalabilir. Kişi, hayatının bir döneminde de olsa belli bir süre boyunca toplu taşıma araçlarını kullanan, kalabalık sınıflarda ders gören, kalabalık iş yerlerinde fiziksel veya zihinsel çalışan, kalabalık hobiler yapan, kalabalık sağlık yerlerinde tedavi görmüş, adalet aramış, gıda ihtiyacını gidermiştir. Bu kalabalıklar, aile ve arkadaş topluluklarından uzakta mecburi bulunduğu yerlerdir ve bu dönemin belli bir sonu ya da azalınımı insanın yaş almasıyla gerçekleşebilir.Eğer insan belli döneme kadar maddi olarak yeterli kazanç noktasına ulaşabilirse fikrimce insan, insandan kaçabilir, insanlardan arınabilirdir. Çünkü, insan’ın ölüme yakınlığı vardır. Bunu sadece bedensel göç olarak algılamamalısınız. İnsan, insana ve insanlara ruhunu öldürtebilir. İnsan illa eli kanlı ve bıçaklı olarak katil olmaz. Ya da bir silahlı madde taşıyarak olmaz hatta olamaz demeliyim. İnsan büyüdüğü çevrelerde birilerinin ruhunu öldürebilecek nefese sahiptir. Öldürmek kelimesinin çok korkunç olduğunu farkındayım, buna sonlandırmakta diyebiliriz lakin hislerim  ölüm kelimesine bu yazıda daha yatkın. Çünkü bahsettiğim konu insanın ve insanların birbirlerini hayatı boyunca yok edebilme yetkinliği. Hepimiz burada bir katil veya cesetiz. Lütfen bana kızma çünkü buraya kadar gelen soğuk klavyem en başında kendi kendine kapıldığın o soğuk odadan, yanıtları bulamamaktan kaynaklanıyor. İnsan kötü halden çıkamama durumunda kendisini tramvatik olarak hayattan soyutlamaya başlıyor. Bedenlerini hatırlamıyoruz ama ruhları ve verdiği hissayatları  gerçekten çok fazla geçmişi önünüze yansıtabiliyor. Sesler, mimikler, kokular bunlar ruhun içindedir. Bu duygular psikolojik acıların altında kalmış insanlara aittir. Tekrar bu duyguların en büyük de destekçisidir. Kişi arka arkaya tekrar ettiği davranışların kurbanı olur bu durumlarda. Yeni bir şey bunun canlı veya cansız olması önemli değil tanımaması insanı yeniden kazanacak duyguya ulaştıramaz. Kişi aramaya başladığı andan itibaren ısınacaktır klavyesi. Yepyeni şeyler aramak insanın ihtiyacıdır. İnsan aramak, renk aramak, elbiseler, yemekler aramak insanın en önemli geri dönüşüdür. İnsan kendine giydirdiği kıyafetler ile bedenini cinsel algılardan korumaz. Elbette yaşadığı ülke sınırları içinde çıplaklık çok fazla tartışabilir bir durum da bile değildir lakin sorgular her zaman bu durumu yenebilir. İnsanın fantezi ihtiyaçları bile buna bir örnektir. İnsan çıplaklıktan zevk almaz, insan yeni şeylerden zevk alır. Bunun sunumu sana uygun olduğunda zekanı, gücünü, mutluluğunu toplayabilirsin. Cinsellikten uzaklaştım aklın hala orada kalmasın. Bilmelisin ki o kadar kalabalık nüfusların içinde o kadar çok yerimiz var ki hep küçük oluşumuzdan bahsedilir ama aslında çok yer kaplarız ya da en azından ben öyle düşünüyorum.Bunun için doğru yer ve hamle de önemlidir ki vereceğim örnek illa bir tedx veya televizyon konuşması, konferans konuşmasında bulunmak değil. İnsan bir otobüste ki hatayı insanlarla belli bir düzeyde paylaşır ve onlarla tartışma durumuna girebilirse ve bunu illa olumsuz algılamayın, insan o zaman da olduğu yerde büyür. Oturduğu koltuk normal bir koltuk olmaktan çıkar ve sanki kaptan koltuğunda seyahat ediyormuş hissi verir. Çünkü konuşabilme, paylaşabilme, çoğalma yetkisini kendisinde bulmuş olur. Burada yeni insanlar, yeni düşünceler vardır. Sizlere açıkça söylemeliyim ki bu hayatta ilk defa tecrübe ettiğim her şey bana hep pozitif yansıyor. İçinde ki fiziksel acı da buna dahil. Çünkü insanın analitik düşünme duygusuna sahip olması gerekliliğine inanıyorum. Kendimi bunun içinde görüyorum ve sanki analitik düşünmessek mal olacağız hissediyorum. Hayatının  karması bana hep dünyanın dışından baktırmayı yeğliyor. Vatan benim için dışarıda seslerin karmaşası, renklerin cümbüşü, giyimlerin oyun arası geliyor. Gittikçe değişen şeyler olduğu hisseden ben ama değişen sadece ben. Gözlerimden gözler geçiyor. İlber Ortaylı hocanın gözlerinden geçen sahneleri düşleyen bir ana sahip oluyorum. Sonra başka bir insan, başka bir an. Zaman bitiyor. Ruhumu ben de yakalayamıyorum ama ölmemesi ve öldürmemesi için elimden geleni yapıyorum. Sanırım buraya kadar kendimle konuşabildim. Şimdi bir sigara, bir de saatlik bir müzik parçası. Her şey kendime.Her şey kendine. Her şey kendinize.

Sevgi, saygı ile.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir