Kültür elçisinin ne görev yaptığını bilir misiniz?
Kültür elçisi, geçmişten günümüze toplulukların gelenek ve göreneklerini, masallarını, yemeklerini, danslarını başka ülkelere tanıtır, anlatır, eğitim verir. Elçilik insan kökü olan bir görevdir. Bu görev devlet tarafından önemli kişilere yetkilendirilir. Bu görevi üstlenen kişilerden biride çok değerli merhum sanatçı Barış Manço’dur.
Çocuk yaşta “bugün bayram erken kalkın çocuklar” şarkısıyla tanıştığımız, kendisine hayranlık duyduğumuz ve her yaş şarkılarında ki anlamları daha iyi kavradığımız bir duayendir kendisi.  Seyahat sevgisi çok fazla olduğunu bildiğim Manço, bendenizin idolüdür ayrıca.
Bugün konunun başlığının doğuşu ise bayram sabahına yakınlığımızdan. İçimden gelen bir şeyler yazma arzusu bana mançoyu hatırlattı. Sabahların erken saatlerinde yeni bir ayakkabı giyme heyecanını hatırladım. Yeni bir kıyafet, jöleli saçlar, boğaza kadar düğümlenmiş gömlek ve sürekli gülümseyen bir surat. Çocukluk nedir? Diye mi sormalıyım, çocuk nasıl olmalıdır diye mi sormalıyım bilmiyorum. Çünkü birinde olamamış çocuklar var biliyorum. Dilerim ki dünya gülpempe olsun. Bana göre çocuk dediğin gülümseyen bir surattır. Her çocuk özeldir ve her çocuk gülümsemelidir. Çocuk,  bayram nedir hissetmelidir. Bayramın dini veya milli olması önemli değildir tabiki fikrimce. Bayram demek bir kutlama demek, tören demek, kutsal bir gün demektir. Zaferle sonuçlanan, bir emek sonunda hakedilmiş bir sonuça çıkar. Bir ödüldür. Hayatın içinde ara ara “bayram ettin” lafını kullanmamız da zaten buradan gelir. Doğrudur bazen öyle haberler alır, bazen öyle indirimler yakalarız ki şu fani dünyada bayram ederiz..
İnsan ne kadar emek verirse bir yolculukta en sonda yediği yemekten o kadar keyif alır. Herkese genelleyemeyiz belki bazısı yediği her yemekten keyif alır bazısı her yemekten zehir duyar. Bu yaşam standartlarının anlık değişmesi ile ilgilidirde artık. Eskiden her şey bu kadar hızlı değişmezdi. Misal bir kilo baklava aldığınızda o baklava kutusu tamamen dolardı. Şimdi her ay gelen zamlarla bir kiloluk baklava kutusunun %75’i doluyor. Geri kalan kısmı boş kalıyor. Eğer geri kalan kısmını doldurmak isterseniz daha fazla ücret ödüyorsunuz ve siz bunu neredeyse artık her ay yapıyoesunuz. Yaşadığımız toplum için yazıyoruz tabiki kendi içimizdeyiz. Eskiden isnanlar yerinde sayardı. İnsanlar ve kutular eskirdi. Şimdi her şey sürekli yeniyor. Çok çabuk tületiyoruz çünkü elimizde kalacak şeylere ulaşımımız her dönem uzaklaşıyor. İşte insan standartları bu kadar hızlı değişmeden de etkileniyor.
Belirli bir yaştan sonra herkesin mutluluğunu satın alabilirsiniz. Ama bir çocuğun mutluluğu huzur, sevgi, şefkattir ve siz bunu satın alamassınız. Bir parça çikolata ve yaşlı bir teyze tarafından sevildiğini hisseden bir çocuktan değerli an yoktur. Sevilmek mutluluk verir. Çocuğun tohumu mutluluktur. Eğer hayat şartları çocuğu mutlu bir aile tablosunda yetişirirse bu döngüde öyle devam eder.
Geriye doğru baktığım da yaşadığınız bayramları hatırlamaya çalışın. Belki çok azımızın yeni kıyafetleri olmamıştır. Belki o azınlığımız bugün bizim yapmayı akıl edemediğimiz “bayram bekleyen çocukları” mutlu ederek kendilerini ve o masum çocukları törenin içine katıyorlardır. Bayram yaşayan bir çocuktum. Sabahın namazını yaşar, yüzlerce el öperdim, harçlık alır, dişlerim çürüyene kadar şeker yerdim. Poşet poşet şeker toplardım, ilk durağımı şeker değil para veren teyzeler, amcalar yapardım. Arkama bakıp gülümsüyorum, iyi ki diyorum.
Yeni dünya düzeninde biraz kalabalığız ama derdimiz kalabalıklık değil, tanışmamak. Her zaman sağımız, solumuz doluydu ama birbirimizi tanırdık. Şimdi binaların çıtan katları sayımızı artırdı diyoruz, kat kat bahaneler üretiyoruz belki bir çocuk için şeker sayısını artıyoruz ama bunu görmezden geliyoruz. Çünkü kimseyi tanımıyoruz. Yavaş yavaş büründük bu kimliğe. Yeni bir toplum olduk.
Şimdi belki benden birkaç yaş küçüklerim bile bu düzen içinde kendilerini görür ve eskiyi garipser. Aynı bizim daha eskiyi garipseyip, hayranlık duydupumuz gibi. Şimdi için yapılacak bir şeyler var mıdır peki? Bayramlaşmak. İşte içinizde heves var mı peki? Çocuğunuzun hevesi varsa onu kırmayın bari diyebilirim ancak. Gerisi ise buradan oraya el uzatmak,  belki de bir yanlışa sopa uzatmak olur.
Sadece insanları fiziksel anlamda kaybetmiyoruz, her şeyi kaybediyoruz. Kendimiz yaşayalım dersek, her şeyi topluma bırakmassak bazı şeyler kaybolmaz diye düşünüyorum. Bir fikir bizi bugünlere getirdi. Bir çocuğun bize el uzatmasıyla nerelere gidebiliriz bir düşünün.. İnanın her şey çok güzel olacak.
Çocukların bayramını kutlayın, ramazan demeyin şeker deyin, çocukların hevesini kırmayın. Biz neyin ne olduğunu biliyoruz zaten, onlarda yaşları gelince öğrenir inanın.
Tüm çocukların şeker bayramını kutlarım. Benden büyüklerin ellerinden öperim.
Sevgi saygı yol ile.

            BUGÜN BAYRAM – BARIŞ MANÇO

Sen gittin gideli
İçimde öyle bir sızı var ki
Yalnız sen anlarsın
Sen şimdi uzakta
Cennette meleklerle
Bizi düşler ağlarsın

Bugün bayram
Erken kalkın çocuklar
Giyelim en güzel giysileri
Elimizde taze kır çiçekleri
Üzmeyelim bugün annemizi

Bugün bayram
Erken kalkın çocuklar
Giyelim en güzel giysileri
Elimizde taze kır çiçekleri
Üzmeyelim bugün annemizi

Sen yaz geceleri
Yıldızlar içinden ara sıra
Bize göz kırparsın
Sen soğuk günlerde
Kalbimi ısıtan en sıcak anımsın

Bugün bayram
Erken kalkın çocuklar
Giyelim en güzel giysileri
Elimizde taze kır çiçekleri
Üzmeyelim bugün annemizi

Bugün bayram
Erken kalkın çocuklar
Giyelim en güzel giysileri
Elimizde taze kır çiçekleri
Üzmeyelim bugün annemizi

Bugün bayram
Çabuk olun çocuklar
Annemiz bugün bizi bekler
Bayramlarda hüzünlenir melekler
Gönül alır bu güzel çiçekler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir