Uyarı: Bu yazıyı Yüksek Sadakat & Katil Maktül şarkısı ile okumanız yazının bütünlüğü için gereklidir. Spotify listemizde son sırada bulunuyor.

Dağlar hakkaniyetli olduğu içindir özlemimiz. Dağlar yaşayan, yaşatan, yaşamaya umut olacak yerlerdir. Köyler, bozkırlar, eski karavanlar hayallerimizdir. Her geçen yıla tutunacak kadar istekli ve ulaşması mümkün olmayacak kadar negatif bir istekdir bizimkisi. Biliriz, tartarız, yereriz. Konuşuruz, konuştururuz ve geriliriz. Daracık bir alanda ufak bir umuda yergi almayı resmen hakederiz. Kimsin ki sen hey yaşayan toplum! Hey Türk toplumu! Hey Alevi toplumu! Her Kürt toplumu! Ölümünü bile birbirinden farklı uğurlayan bir milletlerin ülkesisin sen!
Yaşayan, kimliği olan bu milletin insanı, Kars’a uzanmadan yaşadım diyen, Ankara’ya saygı duymadan nefes alabilen bir durumda kimsin sen?
Bu topraklarında yüz yüze geldiğin ilk insanlara, yeni bir hayat kurduğunda tanıştığın insanlara, parasını kullanabildiğin insanlara, kullanmayı hayal ettiğin insanlara bir selam verdiğinde yeni bir filiz verir toplum. İnsan kazandırır kendine. Döneminde en zor işken başarabilir bunu .
İyi ile kötü hakkaniyetiyle bilinemez. Evinden uzakta el olur bu toplumun, bu insanların ruhu. El iyisii adı adlında yaşarlar. Çevre kazandıklarını zannederler. Hakkaniyetli yaşamayan bir toplumda kazanılan hiçbir insan hiçbir topluluk kazanç olamaz.

Kaybolan maddi gücler bağlıdır kuvvetli sevgi ile yetişmiş düşüncelere. Konu nefes alan, hareket etmek isteyen, acıkan, tuvalete çıkan bir kayıp içindeyse tüm birikimler insanın kendisine bağlıdır. Hem kendisi hem kardeşleri maddi kayıba hizmetkardır. Sevgi ile büyümenin en önemli olduğu yerdir. Sevgi ile açılacak sorunların konuşulmaya başladığı ilk yeridir. Yaşlılığa kabul olmak isteyen var olmak isteyen biri için adım adım ilerlemeli. Kendine ve çevresine sevgi yüklemeli. Her şeyden önce elleri tutulduğunda sevgi alabilmeli, gözleri gülümseyebilmeli, burası dünyadan acımasızca göçmemek için es geçmeden duraksayacağınız yerdir.

Değiştiğini gözle görmek ve gönül ile hissetmek bambaşka bir savunuş biçimi.
İnsanın vazgeçilmezi yıkışı ile gönüle ırak oluşu olarak tanımlanır. Halklardan vazgeçmek, toplumundan vazgeçmek, yakınındakilerden vazgeçmek ve kendine yüce bir yer ayırmak.
Dağların yankısında, beyazına ağlayan baharına sarılan bir durumda, karanlığın içinde dönen dört tekerin üstünde, kerpiçin soğuğu kiremitin çirkin görüntüsünde, pancar gibi domates tarifi hayaliyle ayırdığın yüce yerin uzattığı dala sıkı sıkı tutunarak..
Yaşa bu coğrafyada tutunarak, diren bu coğrafyada her gün, unutma betimlemelerini gözlerinin önüne sürmeyi.. Kavuş artık yalnızlığına veda olacak insana..

Dağlar hakkaniyetli kalacak unutma..
Köyler hayal kalacak unutma..
İnsan daha kötü olacak unutma..
En kötüyü en kötüyle karşıla..
En iyiye muhtaç olma..
Yaşa kimliğin varken..
Yaşa adın varken..
Silecekler hepsini dünyandan..
Uyandığında kimse olamayacak..
Çünkü hiç olamadı..
Olmayanlara yankılanmaz dağlar!
Olmayanlara hayal olmaz köyler!
Olmayanlara dönmez tekerler!

“Zamanla büyüt kelimelerini ve gerçeği!”

HER ŞEY SEN
AT SIRTINDA GEZDİRME TÜM EVRENİ
OLACAK VE YARATACAK TEK KİŞİ SENSİN
YÜCESİN VE EN YÜCE HALİNLE
DAĞLARIN İÇİNDE KABUL OLACAK
MİLLETİN ÜSTÜNDE BİR VARLIKSIN
NEFESİNE AİT OLAN TEKSİN
TEK DOĞDUN
TEK ÖLECEKSİN!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir