Mevsimin her halini yaşadığım yaban sayılacak kadar bakir kalmış orman da, kuşların cıvıltısını dinlediğim, her renkten sokak köpeklerinin başlarını okşayıp, göğüslerinin yumuş yumuş olmuş tüylerini kaşıdığım, turuncu bir şapkayla büyük kulaklarımı soğuktan koruduğum günleri dönem dönem gözlerimin önüne getiririm ve yazmaya başlarım.

Bu betimle benim günlüğümün ilk satırları. Kendi hayatınızın en az %60’lık dilimini kapsayan anlarınızı buraya yazmanız düşüncelerimi daha iyi anlamanız için mecburi. Burada en önemli kural kendi günlüğünüze sahip olmanız. Hemen bir gün günlük sahibi olun ve okumaya devam edin.

Kendi günlüğüne sahip insanlar hayatlarına alacakları karakterleri kendileri belirleyebilir. İlgi alanlarına yönelik insanlarla sevişmenin de tartışmanın da hazzını alabilir. Hayatınızda seçeceğiniz insan türleri yaşam kalitenizi artırmak için bir numaralı sırada. Bu da size ‘insanların’ maddi kazancınızdan daha önemli bir yeri olduğunu gösteriyor.

Biliyorum ki maddi kazanca bağlı hobileri edinmek, kariyer yapmak, seyahat etmek hayatınıza doğru insanlar almanız için yeterli değil. Hayat statünü yukarıya taşımanın yolu çevrenizin size ne kadar psikolojik katkı sağladığı. Sohbetinizden rahatsız olduğunu hissettiğiniz insanlar sizi zevk aldığınız, bir ton para dökerek gerçekleştirdiğiniz ‘maddiyat seviyesi yüksek bir hobide’ bile mutsuz etmeyi başarabilir. Küçük sahil yürüyüşlerinde aynı bank’ı paylaştığınız, üstelikte bunun için bir para ödeme zorunluluğu hissettmediğiniz yer size daha samimi gelebilir. Bu sizin kendi mutluluğuzu nerede aramanız ile özdeşen bir konu.


Çok iyi bir müzisyen olup kendinizi ressamların arasında mutlu etmeye çalışırsanız yanılırsınız, elinizde bir defter tarihi yazmaya çalışırken ormanın içinde mutlu insanlar ararsanız bulacağınız tek şey ‘kendi mutsuzluğunuz’ olur. Burada değindiğimiz en önemli şey insanın ilgi alanlarını ilgilendiren insanları tercih etmesi. Tabiki her mutluluk kendi konunuza ait insanlardan geçmiyor ama hayatın matematiği yüksek kademe de sürdürülebilir huzur için insanı buna zorluyor. Kendinize birkaç farklı deneme yapabilirsiniz ancak döneceğiniz yer ilk haz duygusunu yaşarken tanıdığınız insanlar olacaktır.

Bu noktaları tek tek kaleme almanızı söylediğim, günlük tutmanın amacını ,her gün gerçekleştirme istatisliğini, siz haftalara hatta aylara bölebilirsiniz. Konu sizin için yazma zamanı geldiğinde ne hissettiğiniz ile de alâkalı. Dökeceğiniz mutlu satırlar da olsa hüzün dolu satırlar da olsa başlarken kimleri affedip, kime yeniden kızacağınız çok önemli.
Yazmak bir insanın olgunlaşma halidir. Kalem başlığı çıkarılır, boya ile kağıt buluşmadan, işaret parmağı ile baş parmak arasında tutulan kalem sallanır. Bendeniz insanları bir müsabakaya çıkarıyor gibi hissederim bu noktada. Müsabaka ile tek farkı savaşacak olanlar düşüncelerimin içindekiler. Ben sizi sadece saha da izleyeceğim. Gün gelir bunu kaleme almadan yapabilirsem, yazmayı bırakırım.

İnsanları izleyebilmek zor bir zanaat. Tecrübelerinizin bir sonu yok, tecrübelerin yaşlılığı, gençliği yok. İnsanın hissettiği bir oturmuşluk durumu var lâkin. İşte kendimi orada hissettiğimde herkesi müsabaka da görebilirim. İnsanı tanımak için ayrı bir emek vermeme gerek yok. Buraya kadar ki emekler bile ilgi alanıyla çok yakın temasa giriyordu. Kalemi almak için kalemlerin neler yazdığını okumak gerekti. Kalemlerin imzalarını görmek, basit bir dile sevgi beslemeyi zor dille karşılana kadar kabul etmekti. Cümleler zorlaştıkca insan tanımı artar, insan daha anlaşılır. Basit bir dil, insan tanıma hissayatı veremez. İşte her şey bir öğrenme süreci. Sonra deneme süreci. Sonra sürdürebilir kılma ve kalıcı olma.

Günlüğünüzün son sayfasına oraya ulaşmadan belki yıllar belki aylar öncesinden birkaç söyleyeceğim hayal ettiğiniz yerde gördüğünüz analiz ettiğiniz, okurken keyif alacağınız durumları yazın, kendiniz uygunluğunda söylediklerimi değiştirin.
Bugün son sayfa olduğu gün bu sayfaları okursam mutlu olacağım.
“Alaska’dayım. Mevsim şartları zor, hava eksi derecelerde. İnsanlar kendi yaşam tarzlarına ait bir kapalılıkta. Sokaklar hayvanların. Yürüyüş yolları hayvanların. Arabalar garaj da. Evler ses, ısı geçirmenin ötesinde insan geçirmez. Tek başıma bir hayat. “

İşte bir ülke, bir mevsim değişikliği senin hikayenin başlangıcı olsun. Günlüğün sonuna geldiğinde gerçekleştirmiş olup olmanın bir değeri olmadığı ‘yazarlık hayali’ insanı seneler sonra gülümsetmeye yetiyor. Yaşanmış bir hikaye olduğunda her güne mutluluk sağlıyor. Yani önemli olan ilk yarısı hayal edebilmek.
Çift olanların, ilişki yaşayanların keşkelere yeri olmasın. İlgi dahilinde birleştirişmiş bir hayat imzayı sonsuza kadar bozmaz.


‌Ergenliğini atlatmış doğru bir yol, başkasını konuşmaktan öte kendi kendine konuşmaktır. Başka yazarları okumaktan öte kendi günlüğünü yazmaktır. İnsanlara kendini kabul ettirmekten öte, kendini kabullenmektir.


‌Unutma ki doğru yol kendinden geçer. O kadar doğru ol ki şu cümleyi tüm çevrene yayabil.

“Benden alacağın kötülük başkasından alacağın iyilikten daha yararlıdır.”


‌Sevgi, saygı, yol ile.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir