Hayatımızı ailemize, okulumuza, işimize, aşkımıza, arkadaşımıza entegre ederek yaşamaktır huzurlu bir yaşam. Her birimiz bir kimse olarak yaşama geldik. Ailelerimiz hayatımızda var olan kesin varlıklar değildi. Kader insana eşit belirlenmemişti. Bizler hastane yollarına, cami avlularına bırakılan insanlar kadar eşit dünyaya geldik. Zenginliği hayal ettiğimiz kadar sahipsizliği unutmadan yaşamalıyız. İyi bir anne ve baba ömrümüz boyunca kullandığımız bir şans ama ne kadar hissedebiliriz ki? Arkadaşlarımız, ilişkimiz, okulumuz, işimiz açıkçası kazandığımız her kişi veya her kurum o gün o cami avlusunda kalmamaktan kurtulan, büyük bir şansa sahip olan kişi.
Hayatı yaşarken sürekli sorgu dünyasında olmak belki birkaçımızın fikirlerine konu olan bir ilgi olsada bunu bizden başka insanlara yayarak fikirleri açığa çıkarmak bir topluluğa hitap ederek o topluluğu dinamik bir soruda tutmak demek.

İnsan tüm coğrafyalarda sinirli anlarını hükmedemediğinde dört duvar arasına cezalandırılabilecek kadar iradesi tahmin edilememiş bir varlıktır. Bu 7 kıtada böyledir. İnsanın canıyla, insanın siniri en uç noktalara kadar götürülür. Bazen hastanelerde en yoğun mücadele verilir bazen cezaevlerine en ağır dayaklar atılır. Cezaevleri bu yaşam içinde insanın en zor yerleridir. Bir insanın irade varlığı eğitim ile başlamasına rağmen yaşam koşulları içinde değişime uğraması insanın paragrafın başında yaşadıkları ile ilişkilendirilir. Huzurlu bir iş, okul, aile ve devamında ki niteliklikler toplum içinde yaşamayı kolaylaştıran etmenlerdir. Bu etmenler insan da ‘mutluluk’ dediğimiz kavramı ilgilendirdiği konulardan istediği cevapları alabildiğinde yakalayan ruhsal duruma sahiptir. Yaşam o anlarda çok hızlı akar. Yakalamak bir mutluluğu ulaşılamaz bir süreçtir. Mutluluk öncesinde ve sonrasında hissedilen ‘anılan’ bir kavramdır. Anları yaşarız ve kaybolur. Kimseler şu an mutluluğu yaşıyorum diyebilecek kadar hızlı tepkilere sahip değildir. İnsan hayatında elbette iyi anlar olur ve iyi hissettiğini dile getirebileceği zamanlar olur bunlar iyi bir histir ve bu bahsettiğimiz hayatımızı yüksek oranda etkileyen sonrasında sürekli hatırlayarak kendimizi motive ettiğimiz, duygu durumumuzu düzelttiğimiz ‘mutluluk’ ile bağdaştıralamaz. Paragrafın başında saydığımız en büyük etmenler bu ‘mutluluk’ kavramının içinde ki en büyük role sahiptir.

Hayatınızı ne kadar entegre ederseniz çevrenize bu durum gün geçtikçe kazanacağınız paraların, iş arkadaşlarının, yeni komşuların çemberinize o kadar güven vererek geldiğini anlayacak ve hayattan alacağınız huzurun devamlı sağlanacağını göreceksiniz.

Hayatımızın tüm zamanlarında affedici olmayı ve görmezden gelme duygusunu içimizde kabul edeceğimiz anlarda başarılı bir öğrenci olmak en büyük kazanç. Bu da önce kendimize saygı duyup hayatımızı entegre ettiğimiz konuları son dakikaya kadar sahiplenmek. Sonrası ise tamamen topluma yaymak. Bahsettiğimiz her şey bağlantılı. Kendimizle başaramadığımız da kendimizden çıkan fikirlerin yayılmasıyla başarabiliriz. Sadece sahip olduğumuz fikirden emin olalım. İlerlediğimiz yol bizi mutlu etsin. Hareketlerimiz bize acaba demediği her an hareket ediyoruz demektir. Mutluluk da yolun üzerindededir.

Lütfen doğru gördüğünüz her insana, önce kendimize, sonra fikirlere ve kurumlara sahip çıkalım. Yerimize gelenlere böyle anlamlı bir hayat bırakacağız. Önce ideallerin sonra hayallerin öncüsü olalım. Hayatımız, hayatlara entegre olsun . Sevgi, saygı, yol ile.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir