Hayatımı tanımlamam gerekirse size ilk cümlem “engelleri aşarken kendime hep bir şeyler aldığımı fark ettiğimdi, hayatım o yüzden hata yapmadı, kararlarım hep net oldu kaybettiklerimle hiç yüz yüze gelmedim”. Ben hayatta ki her şeyi önemserim ama en çok kendime bakarım. İnsanlar size ilgi duyuyorsa sizin bir şeyler yapabiliyor olmanızdan aslında. Bu ilgi görsel, fiziksel, zeka, hobiler, düşünceler her şeyi barındırıyor. Bana göre toplum içinde olan, asosyal olmayan her insan kendine bir şeyler katıyor. Dile getirenlere narsist diyorlar fakat dile getirmeyenler zaten yaşarken yaptıklarının farkında değiller. İnsanlar çevrelerinde “ben şununla ilgileniyorum” diyen insanları yadırgar biçime geldiler. Çünkü yüzlerce hobisi olan insanın da bir işi var ama o işiyle ölüp, bitmiyor arta kalan zamanında kendisine yeni hikayeler yazıyor ve hayatı yaşadığını hissediyor. Engellere takılanlar tüm zorlukların kendisinde olduğunu öne sunanlar oluyor. Hepimiz zor şeyler geçirdik, iyi oku okuyucu, hepimizin hayatları simsiyah oldu, ailelerinde, amcalarında, teyzelerinde, yengelerinde olaylar oldu hepimiz maddiyatı ana sohbet haline getirdik. Hayatımda ki ilk kazanım kötü bir olay yaşadığımda bunu sadece kendimin yaşamıyor oluşuydu, bugün gelin yaşadığınız en kötü anınızı mesaj kısmından yollayın ve size bunun kaç kişi tarafından yaşandığını size göstereyim. İnsan bunu kabul ettiğinde gelen olumsuzluklara karşı bir noktada daha sakin yaklaşımda bulunabiliyor. Aslında büyüklerimizin de en çok özendiğimiz noktası olumsuz konularda soruları çözmesi hem de bize çok karışık gelen noktaları. İşte bu kişiler hep tecrübelerle dolmuş. İnsanın tecrübe yaşamadan da bunu kendine bir kıyafet geçirmesi acınası tecrübelerden kurtulması engellere karşı ürettiği pratik duygulardan geçerli olur.

İnsanlarla paylaşımda bulunmak önemlidir. Günümüzde sosyal ağ dediğimiz kavram tamamen “paylaşım” üzerine kurulmuştur. Bazı alanlarda düşüncelerimizi, bazı alanlarda fotoğraflarımızı, bazı alanlarda hayatımızdan kısa kesitleri paylaşırız. Hayal edin herhangi bir paylaşım platformu yok. Hiçbiri yok. Sokağa çıktığınız da sahip olduğunuz bilgiler tamamen “televizyon kanalları”. İnsanların üstlerinde ki kıyafetleri tanıyamıyorsunuz, saatleri tanıyamıyorsunuz, gelir durumunuza göre oturduğunuz bir restoradanda kim hangi işi yapıyor, adı sanı ne bilmiyorsunuz. Yediğiniz yemeği, olduğunuz mekanı, kimlerle olduğunuzu çekip paylaşacağınız, beğendiğiniz ve beğenmediğiniz yemeğe yorum yapacağınız bir sosyal medya alanı yok. Ne hissedersiniz? Bence hepimiz daha sakin oluruz. İçimizde ki özgüvenli olanlar yorumlarını Restaurant müdürüne bildirir, fotoğraf tutkunları ise analog bir makinayla çektiği fotoğrafları keyifle yıkar ve odasının bir köşesine asar. Kendisinin görmesi yeterlidir, eğer kendisinin görmesi onu çok mutlu edecek bir fotoğraf değilse, iş fotoğrafı, yalın bir tabirle muhtaç duyduğu bir insanla yediği yemek ise hiç kamerasını dahil çıkarmaz. Kimselere sunması mümkün değilse, içinde sevgi beslemediği birini de odasına asmaz. İçinde öyle ki günümüzde ağımızda paylaşılan şeyler o kadar gerçekliği barındırmıyor ki. Odamıza asacağımız fotoğrafta ki insanlar beş parmağı geçmez ama biz kimleri engelleri aşmak için kullanıyoruz, kimleri doruk noktalara ulaşmak basamak kullanıyoruz belli değil.

Engelleri aşmak ilk çağrışımda “insanları aşmak” gibi gelirdi bana hep. O duygulara sahip olduğum zamanlarda ise engelleri çok büyük problemler sanırdım. Yolculuklar yaptım, şehirler dolaştım, ülkeler dolaştım, kitaplar okudum, sohbetler ettim, insanlar tanıdım doğru bir şeyi yakalamışım. Engelleri aşmak evet insanları aşmakmış. Ama bunlar hiç büyük engeller değilmiş. Hayatta ki en kötü insanı dahil kazanabilirim. Tüm insanları tanıdığımı, tanıyamadığım insanları görmediğimi düşünüyorum. Hayatın bir matematik problemi olduğuna inanıyorum ve formüle sahibim. Tüm engeller, insansa, anlayan, dinleyen, gözleri, kulakları, fikirleri ve düşünceleri olanda insan. Yolunu bul ve tüm engelleri aş. Bu kadar gerçekten hayat iki gözü, bir burnu olan insanı aşmak. Bazılarının ağzıda var ama bu sosyoloji barındırır. Bazen bal, bazen delibal ile aşılır. Hikayenin tanınırlığı varsa aşılmaz insan yoktur. Sevgi, saygı, yol ile.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir