Hadi gel müjdeler ver
Gözlerimdeki yaşı sil yeter
Tut tut ellerimi
Sarıl bana şımarık sevgilim
Şubat’ı müjdeler ver ile uğurladım. Son zamanlarda en çok dinlediğim parçalardan kendisi.Bu yazıyı okurken bize eşlik etsin lütfen, spotify listesine de ekledim açabilirsiniz yan kutucuktan. Müziğin içimdeki kıpırtısı yaz akşamı gibi. Ne yapsak keyifli, dondurma yemeye çıkabiliriz, balkonda karpuz,kavun kesebiliriz, sade bir yürüyüş yapabiliriz, nereye dokunsak mutlu olacağımız ayların içine doğru yol almaktayız. Önümüzde bahar ardından gün ışıkları.
Kış aylarını hiç sevmemiş gibi yazıya girişim olsada kışı, kış gibi geçirdikten sonra yaza koşa koşa gitmeyi severim. Yağmursuz, karsız, ne olduğu belli olmayan araç içerisinde gözlerimize vuran güneşin arabadan indikten sonra bedenimizi üşütmesi beni kışcı yapmaz. Kış güneşini de hiç sevmem. Kar yatağının üzerinde çadırın içinde olduğumda, bütün ülkenin yıkanmayan penceresi kalmadığında, puslu, sisli havanın içimi karartıp kendimi depresyona sokacak müziklerle içli dışı olduğum haftaları yaşadığım zaman sanki görevimi tamamlamış hissederim ardından yazı müjdelerim.
Son birkaç yıldır yaz ayları deniz ile buluşmam üniversite yıllarında ki kadar sık olmadığını fark ettim bu yazıya başlamadan önce. Bundan 7-8 yıl önce (şaka gibi) yaz aylarında 50 litrelik bir sırt çantasıyla eve soğuk içmeye gelen çocuklar gibiydim aynı. Merdivenlerden hızlıca çıkar, eşyalarımı yıkar, annemin tencere dolu yemeğinden bir kaşık alır yeniden kuzeyden, güneye inerdim. Sürekliliğim sabahları denize girmekti yaz aylarında. Es geçtiğim bir gün varsada o sabah ormanda uyanmışımdır. Hayatın sürekli böyle gitmeyeceği bindiğim her araçta kulağıma fısıldanmıyor adeta bağırılıyordu. Doğruymuş.
Kimseye kulak vermemenin güzelliğini yaşamışım. Hiç kulak asmadan iş hayatına gireceğim güne kadar kendime hep bir seyahat ısmarladım. Kimsenin ne dediği, kimsenin ne yaptığı umrumda olmadı. Kimsenin iş hayatında ki, okul hayatında ki yeri beni incitmedi ya da yormadı. İnsanlar genelde başka insanların gelişiminden, kazanımından yorulur çünkü. Benim her zaman tek daim düşüncem vardı bir fazla yer görmek, bir gün fazla güneşi doğarken izlemek, bir gün fazla gün batımına şahit olmak. Düşündüğüm bazı şeyler oluyor şimdilerde, koşuşturduğum bu zamanların içinde, bir zamanlarda koşuşturmuyordum, koşuşturmamın normal olduğu yaşlardaydım, bilmediğim köylerde, bilmediğim memlekette lezzetlere ulaşıyordum. Ardından her ne kadar bir merdivenleri birer, ikişer değilde beşer, altışar çıkmam gereksede buna değdi gerçekten. İtiraf edebilirim ki herkesle aynı anda aynı işi yapmayı sevmiyorum. Ya önden giderim alkışlanırım ya da en geriden gelir bir sonraki hamleyi planlarım.
Sevgili okuyucularım yaz aylarına giderken ilk hazırlığımız kıyafetlerimiz değil elbette. Mağazalarda yazlıklar raflara koyulmuş durumda bile değil. Ama düşüncelerimiz, hayallerimiz bence artık yazı müjdemeli ve biz yaza girerken ışıl ışıl girmeliyiz. İnsan önce düşüncelerini giydirmeli ardından bedeniyle ilgilenmeli. Eğer ilk bedenimizle uğraşırsak dışarıdan gelecek herhangi bir olumsuz düşünce bizi o şık kıyafetlerin içinde görünmez adama dönüştürür. Kıyafetlerimizin üstümüze yakışması için bizim bu dünyaya olan fikirlerimizin insanlara aktarılması, varlığımızın kabulu, arkadaşlığımızın, kankalığımızın eşit istekler doğrultusunda yürümesi, aile içinde huzurlu bir yuvanın varlığı, iş hayatımızda ki elimizden gelen özverinin olması, aynı zamanda verdiğimiz özveri kadar aldığımız geri dönüşlerin pozitif olması üstümüzde bir bez parçasını dahil şık gösterecektir.
Sizlerden ricam, bu yaz mantaliteniz çevrenizde yankı uyandırsın. Kaç yaşınınızda olursanız olun bu yaz bir insanı dahil etkileyecek bir karakter hazırlayın kendinizi. Bu yaz eşiniz olur, aileniz, kardeşleriniz olur, arkadaşlarınız olur, iş arkadaşlarınız olur, hiç tanımadığınız insanlar olur. Bugün yazın kenara mottomuz insan etkilemek. Bakın yazın girişinde bu yapacağınız hareket nasıl çarşafa bürünecek ve hayatınız boyunca sizle gelecek. Bana yazın müjdeler verin.. Temmuz’da yorumlarda buluşalım.
Sevgi, saygı, yol ile.