Her insanın bir görüşü olduğu inancını benimseyemiyorum. Bence insanların %60’nın yaşama dair bir görüşü, planı, farkındalığı yok. Dümdüz yaşayan insanların oranı oldukça fazla. Ben yaşadığım coğrafya üzerinden konuşuyorum lakin dünyanın’da pek farklı olmadığı inancını da aynı zamanda taşıyorum gezip, gördüğüm %10’luk seyahat defterimle.
İnsanların bir görüşü barındıysaydı eğer bırakın bu memleketten konuşmamı, Tahran’da, Erivan’da, Bakü’de, Kiev’de, Karadağ’da ve diğer gördüğüm ülkelerin büyük şehirlerinde insanlar aynı anda işe gidip, aynı anda mola verip, aynı anda eğlenmeye başlamazdı. Bence insanları birbirinden ayıran en önemli görüş “eğlencenin zamanını belirlemek”. Benim dünya görüşümde eğlencesi bitmeyen, bunu bir haftasonu veya izin gününe bağlamayan insan farklı bakıyordur ve kendine ayrı bir yol çizmeyi başarmıştır. İnsanların eğlenmesi bence toplumun ne kadar geliştiğinin göstergesi. Bugün sosyal ağlarda gördüğümüz eski türkiye videoları, fotoğraf kareleri siyah beyaz karelerin içinde o kadar renkli biz kendimizi ne kadar rengarenk filtrelere boyasak bile o kadar canlı bir yaşam veremiyoruz karelere. Her yıl gelişen teklonoji tırnaklarımıza kadar yansıyacak hale geldi ama ruhsal değişimimiz gittikçe kararıyor sanki. İnsanların bu kadar karamsar olmasının bir sebebi var elbette. İnsanlar kendi görüş açılarını geliştiremedikleri noktada sosyal ağda kendi görüşlerini sergileyen insanlar üzerinden kopyala, yapıştır yöntemiyle kendilerine yol çizdiklerini zannediyorlar. İnsanlar sürekli bir ihtiyacım var havasındalar. Hiçbir şeye ihtiyacımız yok halbuki nefes almaktan başka. Yarış ettiğimizi inkar edenler var, ben dahil, ne yaptığımızın farkında değiliz. İçinde çeken bir kuyu var, içi link dolu.
İnsanlar öyle ki artık ikiye ayrıldı link verenler ve link soranlar. Sürekli hazır gıda peşinde koşanlar. Sürekli kahve peşinde koşanlar. 2020 öncesine gidelim kaç kahve dükkanına sahiptiniz bölgenizde. Çok mu uzun kuyruklar bekliyordunuz, yetişemeyen baristalar mı vardı, eksik elemanlı zincir kahve dükkanları. Ne vardı biliyor musunuz arz ile talebin dengesi. Halkın istediği kadar kahve dükkanı vardı, sosyal olmak için 4-5 saat buluşan genç toplulukları vardır. Şimdi her an kahve istiyoruz ve her an yeni kahve dükkanları açılıyor. Ben inanamıyorum ki bu kadar sevelim,bağımlılık isteyelim. Eskiden akşamlarını sosyalleşmeye ayıran ve bir kalabalık içinde olan halkımız artık her saat bunu arıyor çünkü yalnızlaştı. Pandemiden sonra insanların birlikte olma tutkusu arttı. Yalnızlığı sevenler bile buharlaştı. Artan arzın gelen talebi etrafımızda açılan zincir dükkanlar. Peki bu neyin kötülüğü diye sorabilirsiniz. Burada bir kötülük olmayabilir ama burada kapalı mekanlar ardına sıkışan toplulukların fazlaşmasını size net bir dille söyleyebilirim. Aynı mekanda bulunurken kendimizi elit, kendimizi iyi hissetmenin aslında ne kadar da kendimizden verdiğimizin gerçeğini açık yüreklilikle dile getirebilirim.
Kendimizi bulmamız için okumamız gerekenler varken, uzak kaldığımız toprak, ağaç, suyla geçirmemiz gereken anlarımız varken kendimizi olmak zorunda hissettiğimiz yoksa geri bir toplumda yaşadığımızı düşündüğümüz anlarda buluyoruz. Bunların tek sebebi üretememek. Üretemeyen bir insanın dünya görüşü olmasıda mümkün değil ne yazık ki. Dünya görüşü benimsemek bir ahşapla ilgilenmek, bir iğne oyasıyla ilgilenmek, bir hayvan başı okşamak, bir karakalem çizmek, bir düşünce üstüne tartışmaya girmek ve size verebileceğim bir çok şeyi barındırıyor aslında. Ama bunları barındıran insanlar o kadar az ki toplumda sizde kendinizi zaman zaman onlardan sayıyorsunuz ve mutsuzlaşıyorsunuz. Çünkü dünyaya bir bakışı olmayan insanların, dünyaya bakış yaratmış insanlara bakış açısıda her zaman söndürmeye yöneliktir. Ara ara umursamadan yaşamak ile dünyayı umursayacak bir anısı olmamak da bambaşka şeyler bu arada. Kendinize bir görüş belirtmek için bir atılım yapmanız gerekiyor ardından o atılımın anısını yaşamanız, ardından bundan haz aldığınızı fark etmeniz ve siz hayatın zaman akışında kaybettiğiniz vakit olduğunu düşünmeden devamlılığını sağladığınız işle ilgili, arkanızdan “bu işle uğraşmayı çok severdi” cümlesi gerekiyor. Bu sizin toprakta ki gülümsemenizle yaşam yolculuğunuzun sonudur.
Yaşayın, yaşatın, yaşasınlar diye..
Sevgi, saygı ve yol ile..