Yargı kutsal bir harekettir. Özellikle burada yargılanan kişi ‘insan’ üzerineyse burada insanın tarihsel gelişimi, maneviyatları, geleceğe bakış açısı ele alınmalıdır. Bir insan bedeninden dünyaya gelmiş olan bu kutsal varlık ancak son nefesini verdiği an tabiriyle ‘ölüm’ ile tabiata ait yere bırakılabilir. Burada kefene sarılıp toprağa gömülebilir, ateş olup külleri dağıtılabilir. Bu kısım yaşamın içinde ki son arzusu sayesinde gerçekleşir, vasiyet önemlidir. Tabiata ait olmayan beton ve demirlerle örülmüş, soğuğu insan bedenine acı veren, hayat sonlandırmak amacıyla inşaa edilmiş, ‘cezaevleri’ bir insan ağzında ‘yargı’ dokunulmazlığı ile karar kılınmış hayatlar, dünya topluluklarının aldığı en kötü ortak karardır.
İnsanın yaratılışı, yaratan tarafından ‘kendine hâkim olmak’ üzerine tasarlanmıştır. İnsan yetiştiği coğrafya farketmeksizin ilk kuralı kendini korumaktır. Bilirsiniz ki insan acı çekerek dünyaya gelen bir varlıktır. Hiçbir bebek gülerek dünyaya gelmemiştir. Anne karnında bulunan göbek bağını, birden fazla sağlık personeli, bu dünyaya gelebilecek en tehlikeli ve en kurtarıcı olan canlıyı üreticiden çok ve meşakkatli bir süreç sonrası ayırabilir. Burada yaratıcının emirinde görülen üretici durumda ki kadın cinsiyetine, bir cihana hükümdar olacak gücü yöneten ‘insanı’ dünyaya getirme görevi verilmiştir. Bu doğurganlığı ona sağlaması içinde ise ona bir erkek eş tayin etmiştir. Biyolojik olarak hiçbir cinsiyet birbirinden bağımsız bir ‘hükümdar’ gücüne ulaşamadığı gibi hiçbir cinsiyette bir kalem başarılı sınav sayesinde, birkaç kelam ağıza hüküm giymiş karar ile ölüme terk edilemez. Dünya döngüsü herkes için aynı işler. Yaratıcının üstünüzde ki gücü, okuduğunuz hiçbir kitaba bağlı değildir. Coğrafyanız size yargı kılsada siz vicdan ile yaşayacak ve yaşatan olacaksınız. Rüyalarınız, psikolojik durumunuz, mutluluğunuz vicdanen kendinizi kabul ettiğinde hayattan huzur alıyorum diyebileceksiniz.Yargı demek vicdan demektir vicdan demek huzur demektir.
Bu dünyaya gelirken bir soruyla karşılaşmış olsaydık ve bu dünyaya iyi insan olarak mı hüküm sürmek istersiniz? Kötü insan olarak mı hüküm sürmek istersiniz? Olsaydı iyiyi mi seçerdik, kötüyü mü? Sorunun açıklama paragrafıda elbette bizden önce yaşamış iyiler ve kötülerin filmi olurdu.Bizden öncekileri izlemek her zaman bir bakış açısı kazandıran bir durumdur. Kişi birilerinin altında yönetilirken dünyasının küçük bir yer olduğunu fark edemez, aksine kendini evrende ulaşabileceği en zorlu yere yayılmış, ulaşmış hisseder. O kişi yine aynı pozisyonda bir mesleki veya arkadaş durumunda ki kişiden yaşam hikayesini dinlediğimde kendisine verilen bir maaşın, ailesinden aldığı sevginin, güvenin sevgilisinden aldığı hazzın ne kadar yukarıda olduğunda aşağıda olduğunu da anlar ve orada yeni bir bakış doğar. İnsan okumalı, okuyamıyorsa dinlemeli, dinleyemiyorsa izlemeli ve bir başın arkasına iki göz daha doğurmalı. Konuya geri dönersek sorunun bence cevap kısmı asla tek bir yöne olmazdı. İyiliğin hakedilmediği anlar kötüye, kötünün nankörlüğü iyiye yönelirdi. Cezada burada başlardı insan nereye yönelirse orada pişmanlığa ulaşırdı. Çünkü cevaplar tek yöne olmaz ama isteklerimiz hep çifttir. Yargıcın kararları da öyle olmak zorundadır ki bir damla vicdan bir gece uykusuna bedeldir. İnsan kalburüstü bir hikayedir. İnsana pişmanlık duymak, kendine pişmanlık duymaktan daha acıyla sunulmuş negatif bir kaderdir.
Burada cezadan çok cezanın hükümlüğünün ağırlığına değindik. Hayat öyle bir anda ki sadece cezayı konuştuğumuz anlarda kara dumanlar başımın üstünde beliriyor. İnsan değerini unutmamak burada önemli geliyor. Sürekli ‘olumsuzluk’ üzerine kurulmuş bir hayat bu hayata izin veren bir devlet, bundan keyif alan bir komşu bizi yaşamdan çekip ceza yerlerine yakınlaştırıyor. İçeriye girdikten sonra okuduğun ‘Ceza evi senin evin değil’ cümlesi işin işten geçtiğini çok sonra yansıtıyor. Merkezi alanlara kurulmuş bir cezaevi maketi düşünün ve bir cezaya yönelmiş insanın gideceği yeri hatırlatın. Ahlak, adalet, aşağılık kompleksi orada yenilir ve insan bakış açısını toparlar. Her birimiz her an müsaitiz ceza yerlerine. Bizi oradan uzak tutan bakış açısı kazanmaktır. Sürekli yenilenen bir dünyaya ayak uydurmak içinde çaba sarfetmek. Yorucu olmayan keyifli bir yaşamdır yeni bir yılı yeni bir film gibi karşılamak.
İnsanın değeri çok üstündür. Her şey sorgulanmalıdır. Kitaplardan bilgi vicdandan ders alınmalıdır. Karar kılındığında gece uykusu derin olmalıdır. Yoksa yaşam birilerini demir parmaklır ardında birilerini rüyalarında çürütebilecek güce sahiptir. Yaratıcı kimseyi yargıçsız bu dünyadan göndermeyecektir. Bazen erken bazen geç sonuç lehinize olacaktır. Acı da mutlulukta lehinize yaşayacaktır.
Sevgi saygı yol ile.