Sonbahar yapraklarının kaldırım taşlarını boyadığı sarı rengi, ilkbaharın baharı içimize müjdeleyen yeşili, kışın çam ağaçlarını kaplayan bembeyaz örtüsüyle; iç içe bir olmuş memleketimin insanının, tulum peyniriyle, kayseri pastırmasıyla, cag kebabıyla vagonların içerisinden tüten Türkiye kokusunu, Edirneden, Karsa bizim dediğimiz memleket manzaralarını bir tablonun seyrine dalar gibi izlemenin en güzel öyküsüdür doğu ekspresi.
Şehirleri selamlar, dağları, barajları, kırları aşarsınız; insanlardan geçersiniz, bir günü devirir, daha önce hiç geçmediğiniz kadar kendinizden geçersiniz. Saat 17 civarları Ankara garı ray çalışmalarından dolayı kapalı olduğu için her vagonun insanı, belki aynı odamın insanıyla beraber trenin kalkacağı Irmak istasyonuna gitmek için belediyenin tavsir ettiği araçları bekliyorduk, Ankara garının önünde. Bir vagon uzantasında araçlar yanaşıyor biletlerimiz kontrol edildikten sonra Irmak istasyonuna doğru yola çıkmış bulunuyorduk.60 dakikalık bir yolculuk sonunda istasyona varmıştık.Tren daha istasyona yanaşmamıştı, ellerimizde atıştırmalık yiyecekler, kalabalıkların içinden çıkan karmaşığın içimizde yarattığı mutluluk ve seyahat heyecanını sükunetle bekliyorken tren sesini duymamızla, onlarca insan vagonlarını, küçük şatolarını bulmak için koşuşturmaya başlamıştı. Bizde o insanlara karıştık, çünkü hepimiz yirmili yaşlarımızda hayatımızın en uzun ve en anlam dolu yolculuğuna çıkıyorduk. Mutluluk, sükuneti bastırmıştı. Odamızı bulduk, vagon görevlisinden temiz çarşaflarımızı aldık ve önce örtülü kuşetli olarak bilenen odamızın kapısını kapatıp birbirimize bakıp güldük. Güldüğüm insanlar yakın arkadaşlarım Enes ve Mert, benimle bu uzun anlam dolu yolculuğa katılıyordu. 4 yatağın 3’ünü kaplamış bulunmaktaydık. Dördüncü yatağımız, şimdilerin bulunmaz tek yatağı münhal bir seyahat etti.
Ekspres ‘in İç Halleri
Trenin belirli vagonları ve yatakları bulunuyordu. Pulman vagon, normal oturabilceğiniz koltuklar kısa süreli seyahate uygun kısım, Örtülü Kuşetli vagon her bir odanın içerisinde bulunan 4 yatak ile seyahat edebilceğiniz tür, Yataklı vagon, her bir odanın içerisinde bulunan iki yataklı, lavabolu, buzdolaplı ve vagon aralarından en pahalı biletin, en çok konforitenin olduğu vagon oluyordu. Yolcukların sorununu ortaya dökeceğimiz maddelerin ilk basamağında bulunan tuvalet kısmına gelirsek, her vagonun başı ve sonunda alaturka ve alafranga tuvaletler bulunmakta fakat uzun yolcuğun sadece ilk kısımlarında hijyen barındırabiliyor. Son olarak bu yolculuğun doyuruculuğu manzaları olsada bunun yanında insan vücudunun aradığı besin değerlerini bulabilceğimiz yemekli vagonuda her saat bizlere yiyecek ve içecek sunuyordu. Kısa bir lokomotif bilgilendirmesiyle tekrardan odamıza dönüp, çarşaflarımızı seriyor ve uzanıyoruz. Lokomotif Şark’a doğru ilerlerken gözlerimizi kapatıp ray sesinde kayboluyoruz. Yan odamızdan anadolunun o içten şivesi gelirken kulağımıza bir diğer odadan karadenizin kemençe sesleri yükseliyor ve kendimizi o iç içe geçmiş mutluluk dediğimiz kavrama bırakıyoruz. Sabahın ilk ışıklarını görmek için tahmin ettiğimizden daha rahat bir uykuya dalıyor akrep ile yelkovanı en hızlı şekilde ilerletiyoruz.
Topraklara Gün Aydı
Gözlerimizi pencereye doğru açıyor, hafif uyku sersemi gözlerimizi trenin akışındaki tıngır mıngır sesiyle birleştirip topraklarımızın her bir bölgesinde ki manzaraya ruhumuzu bırakıyoruz. Yol akıyor, bitki örtüleri değişiyor.
Kayseriyi, Sivası ay ışığının hükümlülüğündeki vakitlerde geçirmiş; Erzincanın, yeşili gözlerimize gerçek anlamıyla sunan manzaralarında buluyoruz kendimizi. Vagonlar aile oluyor sohbet kendini toprağın bir meyveyi dallarına uzatması gibi farklı çeşitlere sokuyorken gözlerimiz artık beyaz perdeye boyanıyordu.
Odanın içerisinde hep bir ağızdan söylediğimiz Erzurum çarşı pazar aman aman türkümüz ile beyaz gelin Erzuruma selam veriyoruz.
Ak Dadaş Diyarı
Erzurum sınırları içerisinde devam ediyor havanın keskin soğuğunu hissetmeye başlamış bulunuyorken, yolun bembeyaz güzelliği içimizi o kadar ısıtmıştı ki derecelerin düşüşü sadece sayısal olarak kalıyor ruhsal olarak soğuk hissetmiyorduk. Erzurumun ilçelerini yavaş yavaş arkamızda bırakıp merkeze doğru ilerliyorken karnımız oldukça acıkmaya başlamıştı. Erzurumumuzun has cag kebabıyla, doğu ekspresinin geleneğini bir tren boyu yaşamak için hep beraber telefonlara sarılmıştık.
Tren Erzurum garına vardığında söylediğimiz siparişlerin bir kuyruğu oluşmuştu garda. Herkes odalarından rengarenk kıyafetleriyle aşşağı inmiş oluşan buz sarkıtlarının altında, tüten kebabın kokusunda bekliyordu. Düdükler ötüyor, trenin hareket saati dolmuş yavaşça hareket ederken kokular artık odalardan çıkmaya devam ediyor bizde açlığımızı hoş tad ile beyaz dünya içinde doyuyarak yola devam ediyorduk.
Lokomotifin Saygı Duruşu
Tren Kars sınırları içerisinde karanlığı aydınlatarak Sarıkamış ilçemize varmıştı. 5 dakikalık bir duruşumuz, trenden inip üstümüzdeki kalın giysilerden kurtulup Sarıkamış şehitlerini hiissetme duygusu içerisinde onları saygı ve minnetle anıyorduk. Titriyorduk titredikçe gözlerimiz doluyor, onların son titreyişlerinde ağızlarından çıkan Vatan Sağolsun kelimesi kulaklarımızda yankılanıyordu. Görevlinin düdüğünden çıkan o kalkıyoruz sireniyle yeniden hareket etmiş ve son durağa doğru geliyorduk. Bir günü devirmiş üstüne birde bir kaç saat ileri sarmışken ilk andan son ana kadar her türlü duyguyu hissetmiştik. Heyecan ile binip, gözlerimizi mutluluğa açmıştık; ilerlerken gözlerimiz boyandığında, durduğumuzda içimiz titremişti. Olduğumuz yerden kilometrelerce uzakta aynı yıldızın altında olduğumuz insanlarımız ile birlikteydik. Süren 27 saat bize duygularımızı, duyguların değişimini, duyguları gerçekten yaşamayı öğretmişti. Başlarken en anlamlı yolculuğumuz olacağını söylerken, trenin Kars garına yanaşmasıyla geriye baktığımda anlamından daha ağır anlamlı hissederek bu öyküyü bitirmiştik. ‘Hayat bir varış değil, yolculuktur’ hayata karşı güzel öyküler biriktirmeniz dileğimle.