Merhabalar arkadaşlar, bugün burada sizlere brugge tanıtacağım. Ama bu tanıtım diğer şehirleri tanıttığım gibi olmayacak. Çünkü ben brugge’a gitmedim, görmedim, okumadım bile. Sadece bugün bir ‘yazarlık başvurusu’ yaptığım sitenin bana sorduğu bir soruyu cevapladım. Sizlere romantiklik yapmayacağım. Gözlerimi kapatıp uzaklara dalarak ilham almadım bu 250 kelimelik makaleden. Sadece hayal ettiklerimi yazdım. Bir şehir de neyi hayal ediyorsam ya da neyi görmek istiyorsam öyle döktüm dilimi satırlara. İşte o mülakat sorusu ve cevabı:
Soru:Brugge’e turist olarak gitmiş olsaydın, bize bu şehri 250 kelimeyle nasıl anlatırdın?
Cevabım: İnsanından yola çıkardım, gökyüzünün rengi insanların yüzlerine giyinmiştir önce bunu bir belirtirdim. Hava durumlarının insanlara yarattığı ruhsal ve fiziksel durumu önemsemesini söyleyerek Brugge’da açan güneşin insanların suratlarına yansıdığını, pozitif duyguların hayvanları güzelleştirdiğini, gökyüzünden yansıyan güneşin aslında tarihi yansıttığını ve değerli ve kıymetli giydikleri kıyafetlerin aslında tarihten şimdiye yansıdığını anlatmak isterdim. Brugge’ye gezmeye değil, yaşamın rengini bulmaya gitmelerini önerirdim. Biraz nehirlerinde yıkanmalarını da isterdim. Nerede olduklarını onlara söylemeden bir bisiklete atlamaları gerekir. Taksileri kullanmayın diye önerirdim, şelalelere de uğrayın, göğe ve toprağa değdiğiniz kadar suyu da koklayın derdim. Değmek gerekiyor tabiata. Şehirler avmlerden oluşmazlar. Önce insanı tatmaları gerekir, sonra suratlarında ki kıyafeti bulmaları gerekir, sonra da yürümeleri gerekir. Yürümeden başaramazlar gezmeyi. Tat almak için ise bir araç önemlidir. Emek ile giden araç. Yürümek herkese mahsustur ama dünyada bisiklete binmeyen milyonlar vardır. Bisikletin gittiği kilometre kadar şehri izlediğinizi düşünsenize. Misal yürüdüğünüzde 12 saniyede izliyorsanız bu iki kat hızlanacak, 6 saniyeye düşecek. Yani kullandığınız her nesne size yeni bir gözlük demek. Brugge’e girdiğinizde “at gözlükleri yasaklanacak” diye de eklerdim. “Unutuyoruz hep, hatırlatmalar burada var” derim. Bu şehrin bir özelliği de insanlara hayatı hatırlatması. At gözlüğü dedim diye alındınız biliyorum ama alınmayın. Size kendinizin önemini hatırlatmayan şehirlere bir ömür bağışlıyorsunuz, asıl bu duygunun ağırlığına alının. Alının ama altında kalmayın. Bugün yaşam varsa, yarın da var. Gelecekte de olacak. Geçmişte bile oluyor geri dönüyoruz izlemiyor musunuz eskileri ? Her gün değil her an değerli unutmayın lütfen yaşam altımızdan akıp gitmesin. Brugge yaşamı üstünde tutuyor, siz diğer şehirler gibi otelleri,konakları, yemekleri bulabilirsiniz ama rengarenk kıyafetlerin gökkuşağı ile koalisyonu olan bir şehri hiçbir yerde bulamazsınız.
Hadi sizde buraya kelime sınırı koymadan brugge anlatın. Gidenler ise bizim anlattığımıza yorum yapsın. Bakalım neymiş bu brugge?