Hayatta en büyük korkum ikilemlerdir. Cesaretim, tutkularım, tecrübelerimin birçoğu ikilemlerden geçmiştir. İkilemde kaldığımda kendime kazanç sayabilecek zorlu tecrübeyi yaşadığımda günü mutlu kapatabiliyorum. Hepimizin ikilemleri oluyor hayatta. Elenecek çok seçenek varken hayat o kadar da yorucu değil zaten. Hayat iyi ile kötü arasında zorlamıyor insanları. İyi ve iyi ya da kötü ve kötü arasında kaldıklarında elleri titriyor insanların, yüzleri düşüyor, yemekler lezzetsiz geliyor ve daha nice tatsız durumla başbaşa kalıyorlar. 

Ikilemsiz kalmak çok zor bir durum lakin bir noktada aşığacağımıza inanıyorum. Hayatı çok planlı yaşamak bunu mümkün kılabilir. Hayatın içinde plansızlığınız olabilir bu sizin dışarıya yansıttığınız karakteristik yapınız olabilir. Siz insanların görmediğini içinizde taşıyarak planlı yaşayabilirsiniz. Üç yıl sonrasını düşünmek uzak hayaller kurmak değildir fikrimce. Üç yıl sonrasına geçebilecek yol çizmektir. Üç yıl boyunca siz bile hissetmeden yolu bitirebilirsiniz ya da hiç başlamamış olursunuz. Genel olarak bir kez akıldan geçen, gerçekten içten dilek edilen istek bir de emek verebilecek potansiyelle karşılaşırsa o yol yazılır, çizilir ve tamamlanır. İnsanlar her anları kolaya indirgemiş durumdalar. Çünkü herkesten zekisini, okumuşu, gezeni, güzeli, yakışıklısı, dincisine, alkoliğine, iyinin iyisine, kötünün kötüsüne hızla ulaşabilir durumdalar. İnsanları değerlendirmek bir post aşağı kaydırmak ile olabiliyor. Katılmıyorum buraya, böyle değilim, böyle olmak istemiyorum. Herkesin bambaşka mücadelesi varken, kimsenin rakibi nasıl olsun? Her iyi iş takdir edilmesi gerekirken, daha iyisini gördüm örneğiyle, çirkin bir örnek, karşılaşalım? 

Neden kıyas neden ikilem? 

Biz insanların bize iyi gelen taraflarını tanırsak, mekandan mı garsondan mı, yemekten mi atmosferden mi zevk alabileceğimizi kendimize itiraf edersek kalmayız bu gibi durumlarda. Rotası oluşmamış varlık lütuf gibi sunmasın bize başka hikayeleri. 

Yolculuğun başlangıçları her zaman iç çekişli geçer. Yeni işlerin, yeni eğitim programının, yeni aktivitelerin, her zaman üzerinde devamlılığına daha ulaşamamıştık bundan ötürü de hikayeyi benimseyememe bulunur. Bu yolculuğun böyle geçeceğine delalet değildir. Ben bunu sık sık hissederim . Yediğim yemeğin benzerini ne kadar sık yediysem, gezdiğim toprağın üzerinden kaç kez daha geçersem, öğrendiklerime kendi stilimi kaydedecek hikayeye ulaştıysam o kader özgüven dolu olurum. Bir şeyler anlatırken bildiklerimden çok gelecek soruların cevaplarını biliyorsam, bunun cevabını içimde onayladıysam, daha iyi hissederim. Cevapsız kalmanında, durumu idare etmeninde sevdiğim yanları tabiki bulunur. İnsan kendi hayatının yönetmeni, senaristi, oyuncusudur bir nevi. İnsan kendini ne kadar geliştirirse oyunuda o kadar iyi oynar, kendine yazdıklarından da, topluma verdiği bir nefesten de mutluluk duyar. Bu hayatın farkında olan insan ise trafik kurallarını hayat pahasına çiğnemez. 

İkilemde kalmadan güvenli bir hikaye yazar ve kendisiyle yaşatır. 

En büyük tanışıklığınız kendinizle olsun. Bazı şeyleri yapmak zaman alır. Siz başardıklarınızla devamlılığınızı sağlayın. Verilen sözler, verilen vaadler insanlara değil kendinize olsun ve siz insanları hiç kandırmamış olun. Hayatı yaşamak güzel bir şey. 

Carpe Diem!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir